Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

3 Kasım 2022 Perşembe

Meydan lâfazanlığı mı dediniz ?

 

Efendim, ehli irfân demişlerki;
 Biz fakirler ilim irfân neferiyiz,
Yâ’ni, dağarcığımızki hamuleyi taşırken,
El Âlim'den ikrâm olanı bilir
Cenâb-ı Mevlâ’ya hamd ü senâ ederiz,
Cimrilik etmez, ma'rufu pay ederiz...
Kimi zaman mücessemden mülhem
Bazen de gönül ikliminden geçen ilhâm pırıltılarından
Müşerref, münevver ve müstefid olur,
Bu ilhâmât ile âgâh olmaya çalışır
Kelâmıkibarla hemhâl oluruz
Biz, kimi zaman tecnis ile,
Cinaslı lakırdılar sarf ederiz de
Dile getirdiklerimiz
Lâf cambazlığını sevenlerin 
Ve hakikâti duymak istemeyenlerin
Karnını ağrıtsa, sancıdan kıvratsa da
Hakk'ı bilir hak söyleriz
Her mecrâ ve mekânda...
Ve lâkin;
Kimine iyi gelir serd edilenler
Kimi aynada özünü görür
Kimi ise girecek delik arar belki de...!

Entellektüel geçinenler,
Köşe başı avukatlığı yapanlar,
Meydan lâfazanlığını meslek edinenler mi ?
Fuzûlî üstâd onlar içün derki:
"Eylesen tûtiye ta’lîm-i edâ-yı kelimât
Nutku insân olur ammâ özü insân olmaz"
Haaa, işte onlarla ne meşrebimiz ne mesleğimiz,
 ne de hâl ü keyfiyyetimiz kat'â uyuşmaz...