Bildiğin rüsûm kifâyet eder mi ?
Ma'lûma vasıl olmamış isen...
"Asıl"a vusûl olmayı eğer dilersen
Muktezâ-yı ilm ile âmel eyle sen
Öyle bir zamân ki hayreti mucib
Bâzâr-ı vücûdda sûret satarlar
Kuru bir intisâb da'vâsı ile
Ma'nâyı, pul içün yabana atarlar
Cesed ahsen-i sûret(*) olsa ne fayda
Ahsen-i ma'nâ'dan eser olmazsa
Yok ise sûret içinde hakikî ma'nâ
Bi-lübb kışır, lâyıkdır ateşi ihrâka
Ne bilsinler, kışrı "asıl"mış zannedenler
Yalnız sûreti bilir, sîretten bî-haberler
Ehline mâ'lûmdur, sûret ne hem sîret ne
Sûrete değil, ol ma'nâya "İnsan" derler
__________
(*)Münâfikun sûresi, 4: "Onlara şöyle bir baktığında dış görünüşleri sana iyi bir izlenim verir; konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Ama onlar sanki bir yere dayanmış kütükler gibidir (böyle güvendeymiş gibi görünürler). Her gürültüyü kendilerine yönelik sanırlar. Asıl düşman onlardır, onlardan korun ! Allah kahretsin onları ! Nasıl da haktan yüz çeviriyorlar !"