Mahlûka hürmetin neşv ü nemâ bulduğu, toprağında irfânın filizlendiği bir bahçedir.
Bağbanı ârif ve âşık, gülistanı lâle vü gül, can suyu rahmet deryâsı, meyveleri cennet yemişi bir mübârek beldedir.
Bir yer ki; ânı ömür sayarak yaşayan vâkıf insanların hoşnutluğa âmâde nefeslerinden müteşekkil atmosferinde, huzur-u daim solunur...
Burada; muhabbet, hürmet ve
muavenâtın sûrete değil, aslına olduğu idrâki ile, bir işten diğerine koyulanların yarışına şâhit olunur...
muavenâtın sûrete değil, aslına olduğu idrâki ile, bir işten diğerine koyulanların yarışına şâhit olunur...
İlimle, irfân beslenir...irfân marifetiyle hakikât demlenir... susayan gönüllere Celâl ve Cemâl ile ikrâm olunur...
Aslı muhabbet olan, sûreta hak ve hukuk olarak mütecellidir bu iklim-i hakikâtte...
İrad olunan ile ifâ edilir hükümler... ne bir miskâl ne bir zerre sapmaz mihver merkezinden.
Olacak olan olur, tribünler seyreder bu âlemde...
Anlayan anlar, anlamayana say ü gayret gerekir.
Hay de virâ bismillah...tefekkür deryâsına açılsın yelkenler !
Bu deryâda inci var, mercan var... rızık var rızık...hem sadece maddî değil !
Gönüller şifâyab ola inşâ'Allah...