Madem geldin
aldığın ilk nefes ile dünyaya,
sesini de duyurdun bütün mevcuda...
Sen dünyaya mecbursun,
dünya da sana...
Sakın hâ, unutma !
...
Mecbursun !
Tâ ki pılını pırtını toplayana,
debdebe ile, yahut
sessiz sedâsız gidene kadar,
'hadi bana eyvallah' diyene kadar...
...
Yaşarken; takdir ve nasibe
eyvallah diyemediysen,
eyvallah diyemediysen,
gitmek zor gelecek sana !
Bunu biliyorsundur mutlaka...
yine de unutma !
...
Kırda bayırda misket oynadın
Çember çevirdin, ip atladın.
...
Dünyanı habire doldurdun durdun,
sen dünyayı dolduramamış olsan da...
...
Ağladın, güldün...Doğruldun, büküldün
...
Aldın, verdin...Kazandın, kaybettin.
Kumbara, zımpara, zampara işlerle oyalandın, sonra da papara yedin.
...
Kibr ettin, kendini çok beğendin...
Belki pişman oldun, belki tövbe ettin...
...
Yedin, içtin...Sattın, yattın.
...
Dünyanın süsü, eğlencesi tatmin etti mi ? Söyle !
...
Gözün doymadı, doymaz da !
Açsın aç !
...
Ve vadeyi tükettin
...
Arkanda kalacak;
sarıp sarmaladıkların,
koklayıp okşadıkların.
Belki,
koklayıp okşadıkların.
Belki,
kalacaklar perişan halde ve darmadağın
...
Biliyorsun;
iki damla yaş
yetmeyecek yıkamaya,
yaşadığın koca ömrün pasağını.
...
Ellerini uzatacaksın,
tutun, bırakmayın n'olur,
yalvarıyorum n'olur,
lütfen bırakmayın desen de,
elin, ellerini tutanın elinde kalacak...
Ancak....neyse !
...
Yaşaran göz, düğümlenen boğaz,
ve duyulan hıçkırıklar arasında,
elinden tutanlarda kalacak, elin !
Ve sen...gideceksin !
...
Yâ'ni artık dünyada olmayacaksın !
Düşünebiliyor musun !
Yoksun gelecekte, yok...
...
Üstüne bastığın toprak
yutacak seni...
Yaşarken gördüklerin
tek renge bürünecek,
her şey toprak renginde,
toprak olacak !
Ne yeşil, ne al, ne mor yok artık !
Toprak var, toprak.
...
Sonsuzluk mu ?
Yan yatmış "sekiz" gibi olan...
Giderken mi aklına geldi !
Yan yatmış "sekiz" gibi olan...
Giderken mi aklına geldi !
Yaşarken umursamıyordun ya !