Ve kişi de hayretten küçük dilini değil belki de büyük dilini yutacak; bir de bakacak ki kendi dünya hayatını anlatan kitap önünde...hiç bir şey atlanmadan kayıt edilmiş...
"Kitap ortaya konur. Suçluları, kitabın içindekilerden korkuya kapılmış görürsün. "Eyvah bize! Bu nasıl bir kitaptır ki küçük, büyük hiçbir şey bırakmadan hepsini sayıp dökmüş!" derler. Onlar bütün yaptıklarını karşılarında bulurlar. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez."(Kehf sûresi,49 )
Eyvah, vay bana dese de, saçını başını yolsa da, geri gidip telâfi edip dönme izni istese de...boşuna çabalar !
"Suçlular, Rablerinin huzurunda boyunlarını büküp, "Rabbimiz! (Gerçeği) gördük ve işittik. Artık şimdi bizi (dünyaya) döndür ki, salih amel işleyelim. Biz artık kesin olarak inanmaktayız" dedikleri vakit, (onları) bir görsen!" (Secde sûresi,12)
Şuur var, irade yok artık...tasarruf hakkı alındı elinden...
Elekler eliyor, sap samandan, dâne kabuktan ayrılmakta !
"Allah tarafından, geri çevrilmesi olmayan bir gün gelmeden önce yüzünü dosdoğru dine çevir. O gün insanlar bölük bölük ayrılacaklardır." (Rum sûresi,43
Tavassut edecek olanı arama telaşı ile ortalık toz duman, hâller yaman mı yaman !
"Yakınlarınız ve çocuklarınız size asla fayda vermeyecektir. Kıyamet günü Allah aranızı ayıracaktır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir." (Mumtehine sûresi,3)
Herkes kendi derdine düşer, içmeden sarhoş olmuş gibidirler, gebe kadınlar çocuğunu düşürürler...
"Onu göreceğiniz gün, her emzikli kadın emzirmekte olduğu çocuğundan geçer ve her hamile kadın da karnındaki çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş görürsün; hâlbuki onlar sarhoş değillerdir. Ne var ki Allah'ın azabı çok şiddetlidir." (Hacc sûresi.2)
Koluna girilip, suçlarının yazıldığı ilâm boynuna asılarak darağacına götürülmekte olan idam mahkûmunun yaşamakta olduğu (benzeri) bir korku ile mizâna sürüklenme sahnesi geliyor göz önüne !
"İnkâr edenler grup grup cehenneme sevk edilirler. Cehenneme vardıklarında oranın kapıları açılır ve cehennem bekçileri onlara şöyle derler: "Size içinizden, Rabbinizin âyetlerini size okuyan ve bu gününüze kavuşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?" Onlar da, "Evet geldi" derler. Fakat inkârcılar hakkında azap sözü gerçekleşmiştir." (Zümer sûresi,71)
Herkes benzeri ile aynı bölüğe bir bir ayrılıyor.
"Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da grup grup cennete sevk edilirler. Cennete vardıklarında oranın kapıları açılır ve cennet bekçileri onlara şöyle der: "Size selâm olsun! Tertemiz oldunuz. Haydi ebedî kalmak üzere buraya girin." (Zumer sûresi,73)
Bir yanda sevinçli mutlu olanların huzura alınma heyecanı içindeki bekleyişi... Öte yanda azabın korkusu ile gözleri yuvalarından adeta dışarı fırlamış, panik içinde, dizlerinin bağı çözülmüş, tir tir titreyenler.
Yoldan sapmış inkârcılara ise ziyafet verilecek; yiyecekleri zakkum, içecekleri kaynar su...öyle bir susama ki...kanmaz develer gibi !
"Sonra siz ey yoldan sapmış inkârcılar ! Mutlaka zakkum ağacından yiyeceksiniz. Karınlarınızı onunla dolduracaksınız.
Üstüne de o kaynar sudan içeceksiniz. Hem de susamış develerin suya kanmaz içişleriyle. İşte hesap gününde onların ağırlanması böyle olacak !" (Vâkıa sûresi, 51-56)
Hani o dünyada iken yaşanılan günler; geçici hevesler, kısa süreli hazlar, kazanımlar, attığınız havalar, buyurgan edalar, ezmeler, dökmeler, kırmalar...kazanç sayılan anlar var ya...onların geçici olduğu oyun eğlence olduğu, aldanılmaması gerektiği ilâhî buyruk olarak duyurulmuştu ya !
Keşkeler faydasız artık...
Keşke dünyada iken hatalar ile yüzleşilseydi, pişmân olunsa, kötüden iyiye, geçiciden sürekliye makas değiştirilseydi...fanî olan bâkî olana tercih edilmeseydi !
Daha dünyada iken; yüzleşecek yüzü mü yoktu, yoksa iman mı etmiyordu kişi !
Kabristâna hiç yolu düşmedi mi ?
Bir ayna lâzım, yahut ayna tutacak birileri...aynaya bakabilecek yüzü olanlara !
Dünyada yüzleşme fırsatını kaçıranlar ötede çok zavallı çok !
Ve artık zeval vakti, ey zavallı insan !