Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

28 Mart 2019 Perşembe

"Kavâfıl-i Lâklâka"

Efendim, kim daha "lâfazan", "lakırdı oyunbazı" deyin hele !

Lâf gebelerini mevzûya dâhil etmeyelim, onların ebeleri var, lâfı hemencik doğurtuveriyorlar....benden söylemesi, lâf ebeleri sobeleme ustalarıdır hâ !

Mevzûya dönelim...
İşi gücü yoklar gibi lâfazanlık peşinde olmak... boş lakırdı ile iştigal ederek, lâfı eveleyip gevelemeyi, 'dedim ama demedim'e getirmeyi kelâm san'atı saymak...

Ağız lâf dolu, simsar mı simsar, seyyâr satıcıya bile pabuc bırakmayan cinsinden kalemşörler çıkınca meydâne...

Mesel bu ya; lâfazanlar meydânına çıkmış bir kaç cihângir, hepsi de cazgırdan daha cazgır...
Ustalarından öğrendikleri oyunları bir bir gösterme, tecrübe etme derdindeler !

Hangimiz daha iyi lakırdıyor diye el ense çekmeler, peşrevler, tek paça dalışlar, kisbetten yakalamalar...

Nakkareler havayı kızıştırmak için ritmi artırdıkça oyun üstüne oyun, künde künde üstüne...Üste çıkan sırıtık bir (sahte) tevâzu gösterisinde... Alttaki  dişini sıkarak tebessüm ederken, sana gösteririm diş geçirmenin nasıl olduğunu çıkarsam üste gayretinde...

Seyirci memnun, cazgır pürdikkat !
Usta bıyık altından tebessüm etmekte...

Bu alt üst olma ardışıklığı içinde meydânlar ne yiğit kızanlar görüyor !

İnceden dokundurma nezâketinin lakırdıcası içün ustalık gerek tabi !

Öyle her bir yiğidin, hatta babayiğidin yiyeceği herze değil...

Bir de tabela asılı meydânın girişine; "Kavâfıl-i Lâklâka".

Her ağzını açana, lakırdı yetiştirme hevesi bu ya !

Otuzdokuz oyunu öğrenmiş, henüz kırkıncı oyun içün  ihtisâs yapmamış kızanların, peşrev esnasında lâfazanlıkları, lâfı eveleyip gevelemeleri de bir hoş oluyor hani...

Lâfı ezip büzmeden, tevile kapı aralamadan, hâle muvafık, idrake münasip ârifâne söz söyleyen müeddibîn bir yanda, lakırdı ile peşrev çeken kelâm tuzluğu kızancıklar diğer yanda.

Cazgır efendi, meydânın turâbından çiçek topla sen, boş ver kızancıkları, kündeye gelme bâri !