Dedi ki:
Değişmeliyim
Dedim:
Oku, kalemle öğretenle tanış,
Dedi:
Ayla yıldızın dostluğuna hayranım
Dedim:
Çıkarsız yoldaşlar, parıldamak için güneşe muhtaç olduklarını bilerek aynı yolda aynı hedefe yürüyorlar
Dedi:
Çok yorgunum
Dedim:
Yoran dünyaya sırt çevir, içinde ol ama içine sokma..iki denizin arasına girme. Katre ummana hasret, kum tanesini nedeceksin
Dedi:
Çok sıcak, titriyorum
Dedim:
Sıcak terletir, titretmez… kavurucu ateşin sıcağında yanacak olanlar korkudan titrer.
Dedi:
Ev sahibi ile sorunum var
Dedim:
Rabbimiz ne diyor bak: "Yine de ki: Ey Rabbim! Beni bereketli bir yere kondur. Sen, konuk edenlerin en hayırlısısın."(Mü'minûn, 29)
Dedi:
İnsanlar çıkarcı, bilsen neler için ne tuzaklar kuruyorlar
Dedim:
"Onlar bir tuzak kurdular. Farkında değillerken Allah da bir tuzak kurdu. Bak, onların tuzaklarının sonucu nasıl oldu: Biz onları ve kavimlerini topyekûn helâk ettik".(Neml, 50,51)
Dedi:
İyilikler ya da kötülüklerle karşı karşıya kalıyoruz
Dedim:
Rabbim buyurdu: "Sana gelen her iyilik, Allah’tan [bir ihsanı olarak] gelmekte, her kötülük de[günahlarına karşılık olarak] kendinden gelmektedir."(Nisa, 79)
☆☆☆
Ne ekersen onu biçersin. Bugün hazırladığın projenin sonuçları yakın ya da uzak gelecekte karşına muhakkak çıkacak. Hesabını ona göre yapmalı insan.
Derler ya !
"Ektiğim nohut, biçtiğim nohut, çarşıya indi leblebi oldu"
Nohut eğer kavrulmaya dayanacaksa çarşıya inmeli leblebi olmalı, ya da çiftçinin sofrasında yemek kalmalı; keçiye ve öküze ise yem olmamalı…!
Leblebi, aslının nohut olduğunu da unutmamalı… eğer leblebi olma şansını bulmuşsa, leblebi ol(amay)acaklara dudak bükmemeli, tepeden bakmamalı…
İşin aslını bilen için ha fakirin sofrasında nohut, ha zenginin çerezliğinde leblebi, ne farkeder ki !
Özü bir, aslı bir ya !
Aslını inkâr edene de ne denir ?
"Soysuz…"