Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

4 Şubat 2018 Pazar

Kâinat, âyetler ve idrakimiz...


Yüce Yaratıcı'nın bazen inzâl ettiği kitab âyetleri, bazen diğer canlı/cansız mahlûkât (yaratıklar) ve cereyan eden olaylar üzerinden, kimi zaman ikâz yahut ihtar, kimi zaman haşyet yahut merhamet, kimi zaman da hayret ettirerek kendi mülkünde ilmini, hikmetini, kudretini, yaratma san'atını izhâr etmesi âyetlerindendir.

Yâ'ni yüce yaratıcıdan insana, kimi zaman söz, kimi zaman eylemlerle ikâzlar gelmekte; hidâyetin kapısı el-Hadî esması tecellisi ile aralanmakta, kabul görürse azap/gazap ve/veya cehennem kapıları kapanmaktadır.

"Logo"nun mahiyeti, bir kapsamın remzi/işâreti olarak önemli bir hatırlatıcı olmanın yanında aynı zamanda bir uyarıcıdır da..

Bu yüzden bilgi ve bilgi nazariyesi/epitomoloji mahiyeti irdelemek ve idrak açısından önemlidir.

İlim sahipleri, âlimler; kâinata okunacak bir kitap olarak bakar, mikro- ve makroskobik varlıkları ve cereyan edegelen hadiseleri okuyarak keşif yolculuğu yaparlar.

Gerçekte semboller; bilgi, idrak, akıl, tefekkür ve sezgiye göre her bir insana farklı çağrışımlar yapar..

Kimisine göre havada uçan bir sinek, mekândan kovulması gereken bir organizmadan başka bir şey değilken, kimine göre de zar gibi ön kanatlarını saniyede 120 kez çırpan, baget biçimli arka kanatlarını denge için ve dümen için kullanabilen, leş yiyen bir sinek  ise, 8 km. uzaktan leşi algılayarak onu bulan, (bilgisayar dilinde ifade etmek gerekirse) 1,4 KB civarında bilgi kapasitesi olan gangliyon(beyin)'a yüklü bilgi ile uçuş esnasında mükemmel uçuş manevraları yapabilen...ve daha bir çok özellik.

Kimine göre basit ve gereksiz, kimine göre ise ilkel organizmadaki mükemmel donanım...

San'attaki san'atkârı idrak etmek !

İşte böyle basit gelen bir varlık yahut olgudaki komplekslik ve orijinalitenin arka planındaki kodlar okunabildiğinde, yaratıcının huzuruna adım atılmış olunur.
Bu noktayı nazar; varlığı ve ilişkileri içsel ve dışsal olarak  kuşatmış olan yaratıcının hüküm sürdüğü bir saha.

Yaratıcı insana kendisinin hüküm ve hikmet sahibi olduğunu, herşeyin kendi ilmi, izni ve hüküm vermesi ile gerçekleştiğini semboller üzerinden iletmektedir.

Bu bağlamda, içsel (batıni) yahut dışsal (zahiri) her bir sembol, bir âyettir okunması gereken, okumasını bilenlere...

Mesela yaprağın düşmesi de bir âyet değil midir (*)

Aynı şekilde suyun kaldırma kuvveti sayesinde binlerce grosstonluk gemilerin batmadan yüzmesi, kuşun uçması, bulut, rüzgâr, yağmur, tohumun çimlenmesi, yüz trilyondan fazla hücreden oluşan insanın bir tek hücreden(zigot) gelişmesi, gece ve gündüzün birbirini takip etmesi...
İnsan, boyutu 0,1mm, ağırlığı 0,000000588 gram (1/1.700.000gram) olan tek hücreden meydana geliyor.

bütün bunlar basit ve olağan birer hadise değildirler, bunların hepsi birer âyettir !

İnsan her daim gördüğünün ötesine dikkat kesilerek üzerinde tefekkür ettiğinde, derûnî bir idrak ile âyetleri okumaya başlar..

Allah’ın, bir sıfatının yahut esmasının tecellisi ile her an iç içe olduğunu idrak eder.

Kâinatta, varlığın mahiyetini bilenler için hem kitabımız Kur’ân'da yazılı olanlar âyettir, hem de dışsal dünyadaki mahlûkat ve hadiseler birer âyettir...
__________
*)"Gaybın anahtarları Allah'ın yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada .ve denizde ne varsa bilir; O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır"(En'âm suresi, 59)