e-Dergi: Fikir, Kültür, Edebiyat ve San'at, Popüler Bilim muhtevalı yazılar - Editör: Prof.Dr. Suat Kıyak - Redaktör: Nursultan Ahıskalı - İletişim: nefes.kelam@gmail.com
Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı
23 Şubat 2018 Cuma
Ber-dûş ile kabağın sahibi hikâyesi...
"Ber-dûş ile Kabağın Sahibi" ibretlik bir menkibe...bir çoğumuz bilir, bilmeyenler varsa diye alıntıyı aşağıda paylaşıyorum...
Vaktiyle Kalenderiyye yoluna mensup bir derviş, nefsle mücâdele makamının sonuna gelir. Meşrebin usûlünce bundan sonraki makam artık Kalenderîlik makamıdır.
Yâ'ni her türlü süsten, gösterişten arınacak, varlıktan vazgeçecektir. Fakat iş yamalı bir hırka giymekten de ibâret değildir. Her türlü görünür süslerden de arınması gereklidir. Saç, sakal, bıyık, ne varsa hepsinden...
Derviş, usûle uygun olarak, soluğu berberde alır.
-Vur usturayı berber efendi, der.
Berber dervişin saçlarını ustura ile kazımaya başlar. Derviş de aynada kendini takip etmektedir. Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır. Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, yağız mı yağız, bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer dükkândan içeri. Doğruca dervişin yanına gider, dervişin başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak :
- Kalk bakalım kabak kafa, kalk da traşımızı olalım, diye kükrer.
Dervişlik bu ya, sövene dilsiz, vurana elsiz gerekmiş ya...
Kaideyi bozmaz derviş baba. Sesini çıkarmadan usulca kalkar yerinden.
Berber hem mahçuptur, hem de korkmuştur. O da ses çıkaramaz. Kabadayı koltuğa oturur, berber traşa başlar.
Fakat küstah kabadayı traş esnasında da sürekli aşağılamaya devam eder dervişi, alaycı sataşmalar devam eder:
-Kabak aşağı, kabak yukarı...
Nihayet traş biter, kabadayı dükkândan bir hışımla çıkar. Henüz bir kaç metre gitmiştir ki, gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelir.
Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasında kalakalır.
Derken, iki atın ortasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir/ok karnına dalıverir.
Kabadayı oracığa yığılır, kalır. Ölmüştür.
Görenler çığlığı basar.
Berber ise şaşkın... bir manzaraya, bir dervişe bakar, gayrıihtiyari sorar dervişe:
- Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?
Derviş de mahzundur, derinlere dalmış gözleriyle düşünceli bir hâlde cevap verir:
- Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helâl etmiştim ancak gel gör ki bu kabağın bir de sahibi var. O gücenmiş olmalı !...
__________
Alıntı kaynağı: http://www.hikayelerimiz.com/kabagin-sahibi-ibretlik-hikaye/