Derlerki;
"Çamurlu düz yolda yürümek var ya, kuru topraklı yokuşa tırmanmaktan çok daha kuvvet ister..."
İşte bu yüzdendir ki "dosdoğru" olanın yürüyüşü ahsendir. Fazla çaba gerektirmez, aradığı kendini bulur, talebi bacalardan dökülür, huzur atmosferi ile soluklanır...tıpkı kaygusuzluk denizinde kulaç atan abdal gibi !
O, ötelerdedir; çamurdan, çamurda debelendikçe çamura saplananlardan, tâ haşre kadar.
Dünya ve dünyalık tasası, iktidâr kavgası, etiket müptelası, dolambaçlı, eğri ve yanlış yolların yolcusu adamların çamurlu güzegâhına ne talipdir ne de o batağa düçârdır o...
Çünkü; bu mücâdeleler, gören göz için, bataklıkta debelenen bir insanın, hırsına yenik düşüp, şerefini çamura bulamak çabasıdır hakikâtte...
Ve nihayetinde alttan almalar, takla atmalar, tuzak kurmalar, aleyh tavır takınmalar, eğilmekten kamburlaşmalar ile, o batağın çamuru sıçrar beyaz yakaların üstüne...
★
Eğer "Eşref-i mahlûkat", üç paralık itibar ve çıkar için şerefini pâymal etmeyi göze almışsa, buna iblis ne yapsın...!
Sırıtıp duruyordur...
Ya da makâm-ı câhimde seslendirilecek "kendin ettin kendin buldun" türküsünü besteliyordur...
'Ve insana, kendi gayret ve çabalarının sonuçlarından başka bir şey verilecek değildir !” (Necm, 39)Vesselâm...