Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

18 Aralık 2023 Pazartesi

İstakozlarda navigasyon sistemi varmış !

İleri navigasyon yetenekleri, radar gibi çalışan koku nöronları ve X ışını cihazlarına ilham veren gözleriyle ıstakozlar basit birer omurgasız olmanın çok ötesinde.

Dikenli ıstakoz (Panulirus argus), Atlas Okyanusu’nun batısındaki sıcak sularda yaşayan ilginç bir yaratık. Bazen, ki bu genelde sonbaharda oluyor, yüzlercesi art arda sıralanarak uzun kuyruklar oluşturuyor ve gece gündüz demeden okyanus dibindeki kumlarda yollarını kaybetmeksizin ilerliyorlar. Istakozlar, birçok hayvanınkine kıyasla çok basit olan sinir sistemleriyle üst düzey bir navigasyon yeteneği sergiliyorlar.


YÖN BULMALARINI SAĞLAYAN İÇ PUSULA
ABD’nin North Carolina Üniversitesi’nden Profesör Kenneth Lohmann ve ekibinin araştırmaIarı, ıstakozlarda yön bulmalarını sağlayan bir iç pusula ve “jeomanyetik harita duyarlılığı” olduğunu deneylerle kanıtlamıştı. Bilim insanları yeni bir deney yaparak Florida açıklarında yakaladıkları bir grup ıstakozu kapalı kutulara yerleştirip iç pusulalarının işlevini bozmak için de etraflarını güçlü mıknatıslarla çevirdi. Üstüne iplerle sarkıtıp salladılar. Bir sonraki aşamada, dolambaçlı yollarla yakalandıkları yerden 12 ila 37 kilometre uzaklığa taşındılar. Hayvanların hareketlerini incelemeye koyulan araştırmacılar, gözleri kapalı olduğu halde bütün ıstakozların yanılmadan yakalandıkları yöne doğru yürüdüğünü büyük bir şaşkınlık içinde gözlemlediler.


HASTALIK KOKUSUNU DAHİ ALIYORLAR
Görünüşe bakılırsa ıstakozların “burunları” da o kadar hassas ki, hastalık kokusunu dahi alıyorlar. Saygın akademik dergi Nature’da yayımlanan bir araştırma, Karayipler’de yaşayan dikenli ıstakozların virüs taşıyan türdeşlerini ayırt edip karantinaya aldıklarını gösterdi. Yapılan deneylerde, hayvanlar hasta türdeşleriyle aynı kovuğu paylaşmak istemiyorlardı. Daha hastalık belirtileri ortaya çıkmamışken ölümcül virüs taşıyan ıstakozları tespit edebiliyorlardı!

ABD’de Stanford, Berkeley ve Bowling Green State üniversiteleri işbirliği ile yapılan bir araştırma, bilim insanlarını dikenli ıstakozların sualtındaki kokuları nasıl deşifre ettiklerini anlamaya biraz daha yaklaştırdı. Yüksek çözünürlüklü kameralarla çalışan araştırmacılar, ıstakozların antenleriyle koku kaynağına belirli biçimlerde dokunduklarını belirledi. Bu hareketler, antenlerinin ucunda bulunan tüylerin koku molekülleriyle temas etmesini sağlıyordu. Florida Üniversitesi’nden bilim insanlarının 2014’de Journal of Neuroscience adlı akademik dergide yayımlanan çalışmaları da, radar sistemine benzer şekilde çalışan ve “patlayan nöronlar” adı verilen sinir hücrelerinin koku kaynağının yerini belirlemelerinde rol oynadığını gösterdi. Bu araştırmanın sonuçlarının mayın ve diğer patlayıcıların yerlerini belirlemede kullanılacak daha gelişmiş elektronik cihazların tasarlanmasına yardımcı olabileceği belirtiliyor.

Istakozların gözü, iç yüzeyi ayna işlevi gören bir dokuyla kaplı milyonlarca minik kare prizmadan oluşuyor. Prizmalardan yansıyan ışık, gözün arkasında mükemmelen odaklanıyor. Yaklaşık 40 yıl önce, Sussex Üniversitesi’nden Mike Land ve Freiburg Üniversitesi’nden Klaus Vogt tarafından keşfedilen bu göz yapısı o zamanlar bilim insanlarını hayrete düşürmüştü. Arizona Üniversitesi’nden Profesör Roger Angel da bu keşiften yola çıkarak benzer bir sistemle uzaydaki X ışınlarını odaklayacak bir teleskop yapmayı düşünmüştü. O güne kadar yapılan X ışını teleskoplarının görüş açısı çok dardı. Ancak, ıstakoz gözü taklit edilerek yapılacak bir teleskop, astronomlara arzu ettikleri geniş görüş alanını sağlayabilirdi.

Profesör Angel, The Astrophysical Journal’da yayımlanan makalesinde tasarladığı teleskobu anlattı. Fakat o yıllarda böyle bir tasarımın uygulanabilmesi için gereken teknoloji yoktu. Bu teleskobun çalışması için, her biri ışığı yansıtabilen kurşun camından yapılmış çok küçük boyutlarda, içleri oyuk milyonlarca kare prizmanın hazırlanması ve bunların ışığı odaklayacak şekilde yerleştirilmesi gerekiyordu. Istakoz gözünü örnek alan Leicester Üniversitesi bilim insanları, yıllar süren çalışmalar neticesinde bir X ışını cihazı geliştirdi. Bu cihaz, Merkür’e gönderilmesi planlanan uzay aracında kullanılacak.

__________________
Kaynak:
Selcen Pirge, 2015, Atlas Dergisi, Nisan 2015 / Sayı 265