Sevdiğin dünyalığı; ya sel alır, ya yel alır, ya el alır götürür. |
Sen sen ol güvenme hiç bu dünyanın varına
Sel gelir götürür de kum bırakır ardında
Gece gündüz didinip biriktirsen yarına
Bir kibrit çöpü yeter dünyalık mirasına !
Akıllı o ki; dünyada misafir gibi barına
Kim öle kim kala bilinmezki yarına
Nasibi olan anca beyaz kefene sarına
Hakikât; gelen göçer ebediyet diyarına !
Sen sen ol güvenme hiç malına makamına
Bin derd imiş, kavuştun bak, hevesin ikrâmına
Ne çok istemiştin oysa erdin mi muradına
Seneler alır gider göçtü derler namına
Akıllı o ki; dünyada misafir gibi barına
Kim öle kim kala bilinmezki yarına
Nasibi olan anca beyaz kefene sarına
Hakikât; gelen göçer ebediyet diyarına !
Gel, gör, geç, oyalanma; şu dünyada ey yolcu
Sen hakikatle ol, sana neymiş şucu bucu
Gönül işgâl altındayken dünyalıksa bir ucu
Sanırsın attığın taşlar birer şeytan kovucu !
Akıllı o ki; dünyada misafir gibi barına
Kim öle kim kala bilinmezki yarına
Nasibi olan anca beyaz kefene sarına
Hakikât; gelen göçer ebediyet diyarına !
Seneler ötesinden Aşık Veysel usta dedi
Tabir kaleme sığmazdı, güle kıymet verilmezdi,
Güzel yüzü görülmezdi, aşık ve maşuk olmasa
Güzellik para etmezdi insandaki aşk olmasa
Kimki has insan ola; gönüllere talip ola
Evreni dolaşa dura safî muhabbeti bula
Hak ve hakikat uğrunda çıka yola hem yorula
Arı duru insan ola, vara Hakk'ın divanına !