Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

3 Ekim 2019 Perşembe

Köpeğin sadâkati ve nankörler...

Sesin mi kısık, boğazın mı azgın, yoksa bademciklerin mi şiş !

Kaba bir havlama ile havlıyorsun da ondan sordum !

Yoksa boğazına, yemeğe çalıştığın kemik kıymığı mı takıldı ?

Ya da balık kılçığı !

Havlıyorsun tamam, it olduğunu biliyorsun bildiriyorsun da, senden insanca konuşmanı bekleyen mi var yoksa ha !

Tabiki itsin, havlayacaksın !

İtlik yapacaksın...

Boş ver sen, o cahilleri, onlar cehâletlerinden seni tanıyamamışlar...

Senden insanlık beklentileri varmış...

De onlara..."bit itte pire yiğitte bulunur" derler,  "fazla yemekten semirdiniz de pireleriniz mi kanlandı sizin yoksa" !

"Piresiz/parasız olduğunuz demleri de biliriz" de...

Hani şu garibanlık devrelerinizi, zavallılık evrelerinizi, sığınmışlık hâllerinizi ne çabuk da unutmuşsunuz...

Şımarıklık buymuş demek !
☆☆☆
İnsan bedenine sahip olupda insan kalamamışların, nân-körlükte kedilere pabuç bırakmayanların, itten öğreneceği yegâne şey var ki, o da "sadâkat"...

Köpek,
"Bir lokma ekmek yediyse bir kapıdan
Adeta kulu olur vazgeçmez o tapıdan"

Eğer yetmediyse misâl;
 Aşık Veysel'in sadık yarim dediği "kara toprak",  sadâkati mutlak mânâda  öğretecek !

Sana yakışanı yap tabi, itsin sen, havla...konuşmanı bekleyenler câhil, takma onları !