Şükredelim ki insan olarak yaratıldık...
Esma ve sıfatı müdrikliğe müsait, vasatımız...
Ezelde insan olarak bezm-i elestte huzura alındık...
Sonra vakti gelince hazırlanan, biçilip dikilmiş vücûd elbisesi giydirilerek şehâdet âlemine inzâl olunduk...
Sonra o vücûd bineği tekâmül ettirilip akıl baliğ olmaklığı ile mes'ûl kılındık...
Vücûd içre misafir 'İnsan'a, fani âleme kapılarak emanetindeki "sırr-ı âzîm"i kaybetmemesi içün ind-i ilâhî cenâhından inzâl olunmuş kelâm ve numune-i imtisâl risâlet ile ihtâr ve ikâz olunduk...
Eğer ki yetmedi ise; muazzeb olunarak O'nun vechine rücû edilmekliğimize kapı yine de aralanır...
"Adem" derekesinden esfele meyletmekliğimiz yahut illiyuna hurucumuz kavgası her dem sürüp gider iken, "Âdem"liğimizi tescil içün varlık vehminden, yokluk fehmine erişmeye gayretimiz aranır...
Zelil ve hakirliğimiz O'ndan irâzımız yüzünden mi aceb ?
Ve bu muzil sebeb ile hayvanâta benzer kaba ve çirkin, "insan"dan ırak olması gereken bî-edebâne temâyül ve gayretten vazgeçmeyiş.....
Yahut azîzliğimiz kendiliğimizden midir ha !
Ulvî ve uhrevî âlemlere yöneliş yoksa el Hadî'nin merhametinden midir !
Bilinmeli ki, mürebbî olana ittibâ ile gafletimizi idrâk olunmaklığımız arzulanır...
Hatırdan çıkarılmamalı ki, mutahhar geldik, muhafaza etmekliğimiz ve mutahhar gitmekliğimiz gerektir...
Denî dünyaya meylimizin menbâı olan emmare nefsi ıslâha mecburuz ki, süfliyetten ulviyyete tekâmül edilebilsin...
Gel ey Cân !
Hakikât üzre yürü, takılma masiyyete, maniâları atla bir bir...irfânını tekmil, imânını muhafaza, aklını selim, ilmini ziyâde etmek yaraşır insana...endişeye mahal yok; dünyaya gelenin karnı da doyar, yatacak yeri de olur !
El rezzâk'ın bunların kefili olduğunu sağır sultan bile duydu...akşama sağılacak sütü olmayanın gözü kaymaz meraya, otlağa !
Madem insan olarak geldin dünyaya, insanlığını muhafaza ile insanca git buradan âlem-i ervaha...
Ezelden ebede insan kalma gayreti ile...Aleddevâm vesselâm...