Ah aşk…
Aşkı bilmiyorsan öğren de gel !
Ya da, sevmeye devam et kendini,
bencilce…
Övün, methetsinler seni...
Alkış tufanları kopsun...
Ayakların yerden kesilsin...
Biraz daha şişin…
Aşk;
karpuz kabuğu kemirmek,
iştah gezdirmek,
otlaklarda gezinmek,
sığır gibi semirmek,
metihlerle şişinmek,
dünyayı ele geçirmek,
şehvani arzulara erişmek,
hiç değildir...
Aşk;
kendini Cemâl aynasında seyirdir.
Aşk;
maşuka doğru seyrin adı…
Aşk;
kendi özüne vukufiyet,
gönlünün derûnunda,
zihninin ücrâsında,
özü idrâk san'atıdır...
Aşk;
Tene değil, ruha özlemdir.
Mukaddesi her yerde gözlemdir.
Sevgi zirvesine, vuslat kâbesine aşk ile çıkılır.
Aşk;
İkilikten geçmek...
Aşk;
Şekerin suda erimesi...
Aşk;
Tuzlu sudan tatlı suya,
varmaktır.
Aşk;
Öze yolculuktur...
Aşk;
Kendini arama yolculuğu,
sonlunun sonsuzu keşif yolculuğudur...
Aşk;
Akılla başlasa da,
aklı fersah fersah terkide bırakır...
Aşk;
Dünya karanlığından,
gönül aydınlığına ulaşma çabasıdır.
Aşk;
benden geçmek, aslını görmek çabasıdır.
Aşk;
Katreyi ummana taşıyan vasıta...
Çekirdeğin ağaca ulaşma çabası...
Buzun bulut olma özlemi...
Özüyle buluşma yolculuğudur.
Aşksız fiil kalıptır, ruhsuzdur, şeklidir.
Aşksız ibadet bile baştan savmacılıktır.
Aşk;
Sücuddur, iftardır, infaktır...
Nihâyeti ise:
"Yok"…