Bir tık
ötedeyiz; eşe, dosta, kardeşe… Bir tık ötedeyiz kapı komşuya, ana babaya ve
akrabaya...
Bir tık
daha ötedeyiz artık; sohbete, muhabbete, çaya, ikrama.
Evi
veririz sahibinden kiraya.
Bir tık
ötedeyiz malumata, şarkıya, şiire,
romana...
Ve
kitaba ve Kur'an'a.
Kurbanı
kestirir olduk tıklamayla. Sadakayı da göndeririz SMS yoluyla. Ah bir de sanal
tur ile ve simülasyonla “hacı” olunsa
(!). Sanal imam ve cemaat de bulunsa...
Bir tık
ötedeyiz, okula, hocaya ve diplomaya.
Bir tık kadar
yakınız alışverişe, kampanyaya; oyun, eğlence ve lokantaya... Dükkâna, bakkala
ve toptancıya hatta , Japonya'ya Rusya'ya…
Girmiyoruz
artık, bankalarda sıraya.
Bir tık
ötedeyiz yemek masamızda oturanlara...Aynı
yastığa baş koyanlara...
Bir tık
ötedeyiz; hırsıza, arsıza ve dolandırıcıya.
Bir tık
ötedeyiz; sosyalleşme(!)ye, medyaya, yediğimizi,
giydiğimiz ve gezdiğimiz el âleme
duyurmaya...Bir tık kadar yaklaştık bayağıya…Ve mahkûm olduk, tıklaya tıklaya günaha
ve yalnızlığa...
Bir tık
ötedeyiz; kumara, müstehcene, pornoya, gizli dosta, aşk-ı memnu'ya...
Yaban
olduk seccadeye ve kulluğa.
Homo
sapiens'i e-iletişim bozdu ve boğdu…Tıklamaya ibtilâ ederek...Bir tık ile...Sanal
nefes alan “Homo communis”e evrildi (!) Eşref-i mahlukat insan, tık tık
ile...