27 Mayıs 2023 Cumartesi

Hz. Mevlânâ'dan bir hikâye: Itriyyat......

Whatsapp ile Paylaş

İri yarı bir adamın, ıtriyyatçı (güzel koku ve esans satanlar) dükkânların bulunduğu çarşıya yolu düşer, dükkânların önünden geçerken fenâlaşır, yol ortasına bir ölü gibi yığılıp kalır...

Bunu gören halk başına üşüşür.

Kimi kalbini yokluyor, kimi yüzüne gül suyu döküp duruyor...

Nereden bilsinler, bilemezler tabi ki, meğer adamcağız gül kokusundan bayılmış...

Kimi bileklerini, başını ovuyor kimi öd ağacına şeker karıştırarak tütsü yapıyor, bir başkası elbiselerini çıkarıp üstünü hafifletiyor, birisi nabzını yokluyor, öbürü ağzını kokluyor, şarap mı içti, esrar mı çekti, afyon mu yuttu anlamaya çalışıyorlar bir yandan da...

Bir türlü adamın neden bayıldığını anlayamıyan ve ne yaptılarsa bir türlü ayılamadığını gören halk şaşkınlık içinde....

Akrabalarına haber verirler.

Akıllı ve anlayışlı kardeşi vardır.

Durum anlatılır, kardeşi yanına biraz köpek pisliği alarak ıtriyyat pazarına koşup gelir.

Kardeşinin yanına varınca, önce halkı ordan biraz uzaklaştırır, sonra ağzını kardeşinin kulağına doğru götürerek güyâ bir şeyler okuyormuş gibi yapar, bu esnada da kardeşinin burnuna elindeki köpek pisliğini gizlice koklatır, adam ayılarak kendine gelmeye başlar...

Halk şaşırır, kendi aralarında fısıldaşırlar: "Bu ne büyük bir efsun ve bir sihir!”

Halk nereden bilecek adamın köpek bakıcısı olduğunu, köpek pisliğinin kokusuna alıştığını, gül kokusunun onu çarpmış olabileceğini... İşte bu yüzden gül kokusu duyunca bayılmış, alışkın olduğu pislik kokusunu alınca ayılmış !

Hz. Mevlânâ der:
"Ayıplarım gönül seni, hal bilmeze hal sorarsın, yanında bülbül dururken kargalardan gül sorarsın

"Küle döndüysen, yeniden güle "dönmeyi bekle. Geçmişte kaç kere küle dönüştüğünü değil, kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla"
Ez cümle gül kokulu dostlar;
güzel ahlâklı insanlar, gül bahçesinde dolaşmayı adet haline getirip, gül ağacı altında sabahladıklarından gül gibi kokarlar, onlar gül yağı sürünürler, nefesleri, terleri, göz yaşları dahi gül kokar...sohbeti ve muhabbetlerine doyulmaz, tıpkı ıtriyyatçı dükkânı gibidirler...

Kötü ahlâklılar ise aksine, onları anlatmaya, ayrıntı için kalem oynatmaya, yazıya dökmeye bile değmez dostlar !