İlim meclislerine dahil olmak, âlimlerin sohbet ve tartışmalarına şahit olmak, onların ilminden istifade etmek kişinin fâzıl olmasını sağlar...
Bireyler ve toplumların hem maddî hem de manevî her alanda terakki ve tekâmül etmesi, ancak ilim ile mümkündür.
Hadislerde, "ilim ehlinin azalması veya yok olmasının, insanlığın istikamet ve âkıbeti açısından kötü sonuçlar doğuracağı" da vurgulanmıştır.
İhtisas alanın göre; mühendislik, sağlık bilimleri, fen, edebiyat, ilahiyat, iktisat, mûsiki, kültür ve medeniyyet veya diğer bir ilim dalının incelikleri, keşifleri ve felsefesinin ortaya konulduğu, konuşulduğu meclisler; ufuk ve bakış açısını dönüştürdüğü meclisler olarak toplumsal ve kişisel gelişim açısından önemli mecrâlardır.
★
İlim ve hikmet ruhun gıdasıdır. İlim kişiyi ihyâ eder, diri kılar ve cehalet karanlığı ancak ilim ile aydınlanır...
Peygamber Efendimiz (s.a.v) ve ashabı bir sohbet meclisinde oturuyorlarken, Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyururlar:
“Cennet bahçelerine uğradığınız zaman istifade ediniz.”.
Sahabeler sorar:
“Cennet bahçeleri nerelerdir, yâ Rasûlâllah?”.
Efendimiz (s.a.v.):
“Oralar, ilim meclisleridir.” buyururlar.
★
İlim meclislerine devam etmek kişiyi münevverler zümresine doğru taşır.
Eskiden; ilim meclislerine uygun bir kıyafetle ve güzel kokular sürünerek gitmek, selâm vermek, bulduğu boş yere oturmak, ön tarafa geçmek için insanları rahatsız etmemek, gizlice konuşmamak, çirkin sözlerden kaçınmak, konuşulan ve o topluluğa özel hususları dışarı taşımamak, bu meclislerin âdâbından imiş...
Bu ortamlarda, ilim ehline, yaşlılara, yönetici konumundakilere saygı göstermek, geldiklerinde ayağa kalkmak da, bir nezaket kuralı imiş...
★
İlim adamı denilince prototip olarak aklımıza gelen özelliklerin bir kaçı şudur; öğrenme işini ömür boyu sürdüren ve bunu ibadet olarak gören, ilimden taviz vermeyen, dünyaya ve dünyalığa tenezzül etmeyen, kimseye minnet etmeyen, her an ulaşılabilen, vakarını koruyan, kendini beğenmişlikten sakınan, riyadan kaçınan ve tevazu ehli, şüpheli işlerden uzak duran, ilmi yaymak içün ücret istemeyen, telif hakkından söz etmeyen kişi...
★
"Âlimler miras olarak ne altın ne de gümüş bırakırlar; onların bıraktıkları yegâne miras ilimdir..."
★
Rabbimiz ilmin yüceliğini bazı âyetlerde vurgulamaktadır:
"De ki: Hiç bilenlerle (âlim) bilmeyenler (cahil) bir olur mu?” (Zümer sûresi, 9).
“Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline (bilenlere) sorun.” (Nahl sûresi, 43).
İlim öğrenmenin fazileti hakkında Resulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
“İnsanın, ilimden öğrendiği bir bölüm, onun için dünyadan ve dünya içinde bulunanlardan daha hayırlıdır.”
★
Bir araya gelen ilim ehlinin, ilim alış verişini bir tarafa bırakıp; dünyalıklar, kazançlar ve yatırımlara dair muhabbet ettikleri de oluyor mudur, ne dersiniz ?