29 Mart 2021 Pazartesi

Er meydanı...

Whatsapp ile Paylaş

Vareste olur mu ? Sahipli Mekân
Gafil olmayasın Mevlâ'dan bir ân 
Zannetmeki asla unutulmazmış, 
Defterden silinir gaflette olan

Bulunmaz Hak, geçilmezse sivâdan
Sırr-ı Emânete gerektir irfan
Kurtulmadan inkâr ile isyandan
Gelip geçilir mi, er meydanından

24 Mart 2021 Çarşamba

Kedi ve kılçık.....

Whatsapp ile Paylaş
 Pusu kurmuş da kedi, sütre ardında
Kılçık bekler bolca etli, tadı ağzında
Hem de kuyruk sallamanın ustalığında
Bu balıkdan sana, kılçık çıkar mı kedi !

Daha yeni nankörlük etmemişmiydin !
Hak etmediğin kılçığı yememişmiydin !
İstemem...çanağıma koy, dememişmiydin !
Bu balıktan sana kılçık düşer mi kedi !

Sana söylenecek bir kaç çift sözüm olur
Bari üç günlük dünyada kedi gibi dur
Akvaryumdaki balıkta sana kılçık yok
Bu balık akvaryumdan çıkar mı kedi !

20 Mart 2021 Cumartesi

Tâ ezelden âşîna...

Whatsapp ile Paylaş

Ayine-i Kadir'den seyreyle kevni
Kudretini görmeye gerektir irfan
"Bâtın"ın izhârı imiş her tecelli
Mücellâya bakmaya gerektir irfan

Hâlıkın zikr eyler sîret-i eşyâ
Sîretin görmeye gerektir irfan
Mahlûkun sûreti hicâb esmaya
Müdrik-i esma içün gerektir irfan

Ulûm ve Hakayıkdan  istifadeye
Misk u amber ilmi çün gerektir irfan
Fikren, zevken ve şevken kemâliyyete
Âlem-i imkânda terakkîye gerektir irfan

Ahd-i ezelî ki özünde tevhîddir
Tâ ezelden âşîna olmaya gerektir irfan
Huzûr-u dâimî her kula mülzemdir
Ebedi vusûl içün gerektir irfan

19 Mart 2021 Cuma

Nevruz...

Whatsapp ile Paylaş

Uyanıştır nevruz, uykudan...

Güneşe erişmektir tohum için,
Karlarla kaplı kara topraktan...

Kuru odunların yeşermesi,
Tomurcukların çiçeğe evrilmesi,
Kuzuların kırlarda meleşmesi
Vaktidir Nevruz...

Aydınlık vakitlerin
Karanlığa galebe çalması,
Işığın karanlığa baskınlaşması,
Gün dönümünün başlamasıdır Nevruz...

Gönüllere gerek olan;
Nevruz ateşiyle,
Fenalığın yakılması,
İyiliğin yomurcuklanması,
Zulmetin aydınlığa dönüşmesidir.
Gönül alma vaktidir Nevruz...

Otuz kuşun, simurg'un
Kaf dağını aşma yolculuğu,
Zümrüd-ü Anka ile buluşmaları
Yolculuğudur Nevruz...

Gözlerin açılması,
Kalplerin yumuşatılması
Rahmet sağanağının ıslatması
Demidir Nevruz...

Ego dağını yakacak ateşin,
Fertten cemiyete yönelişin,
Birlik dirlik ve iriliğin
Neşvü nema bulması için,
Gönüllerin kaynaşması
Zeminidir Nevruz...

Yediverenler ile
Yedinin sırrına erişmenin,
Yanan gönül ateşinden
kıvılcımlar devşirmenin,
Zemheri ayazından çıkışın
Ve baharın çiçekleriyle buluşmanın
İsmidir Nevruz.

Millî uyanıştır,
Ergenekon'da çıkıştır
Nizâm-ı âleme tevhidî bakıştır,
Âdemiyyete varıştır
Nevruz... vesselâm...

13 Mart 2021 Cumartesi

Bak evlâd; fırsatçıdan yoldaş, sinsiden yandaş, gevezeden sırdaş olmaz...

Whatsapp ile Paylaş

Bak evlâd ! 

Uğruna cân feda edilen bir vatan,
ve şanlı bir tarih,
ceddinden emanettir sana... 

Milleti azîz bil evlâd, düşmanı kalleş.....
Kadîm kültürün var ya !
İnsanlığa eş...
Bilesin ki ceddin sanki bir güneş. 

İdrak ettiğin asırda;
karası, denizi, havası...
kültürü, irfânı, siber sahası,
vatan coğrafyasından vareste değil ! 

Sath-ı vatan savunmasında;
kendinden,
yakınlarından, serhattaki karındaşından,
mes'ul olduğunu da unutma... 

Sana yoz yaşamak haram !
Sana eyyamcılık ırak !
Sana yaraşır dosdoğru durmak ve çalışmak. 

Yoz kültürü ağu bil !
Yozlaştıran özentiyi ufkundan sil ! 

Kültürsüzlük köksüzlüktür bilesin...
Sana gerektir ki ilm u irfan edinesin. 

Ve bilirsin ki; 
maya olmazsa,
süt yoğurt olmaz... 

Mayası bozuklarla, 
Kültürsüz dava güden çakma millîlerle
İmansız mâneviyyat tüccarı riyâkârlarla
Yanar-döner menfaatperestlerle
İpi puştun elinde olanlarla 
Yola çıkılmaz... 

Fırsatçıdan yoldaş,
Menfaatperestten paydaş,
Gevezeden sırdaş
Başı gözü oynayandan arkadaş,
Sinsiden yandaş 
olmaz...

Yüzsüz, arsız, edebsiz ve seviyesizle
oturulmaz ! 

Sen, sen ol;
hırsızla ortak olma,
menfaat dostlarını yörene sokma ! 

Sen dosdoğru ol, fosforlu değil
Sen mü'min ol, münafık değil
Evrensel düşün, ancak millî bak
Bozuk maya çalanlar var, aman ha dikkat 

Bil ki !
Bu toprağı vatanlaştıranlar; millî düşünür,
manevviyyatı yaşar ve yaşatırlardı... 

Özünde olanı çar-çur etme, harcama !
Ananın ak sütüne bozuk mayayı çalma !

Frenk göyneği, ingiliz poturu, melon foteri ile
çağdaş/medeni olunmaz, bedevinin giydiği kefiye ile âdem/mü'min olunmaz...unutma ! 

Sakın ha sakın; yolunu şaşırma, özünden sapma, eldeki ile şımarma !

12 Mart 2021 Cuma

Gel ! Zâyi eyleme...

Whatsapp ile Paylaş

İ‘tibâr eyleme ki zînet-i dünyâ ömr-i azîzi zâyi eyler
Sûret-i eşyâ ile haşr-u neşr olan, leyl ü nehâru zâyi eyler

İ‘tibâr eyleyen sûrete, unutmaya ki, ma‘nâyı zâyi eyler
Siret hakikâtinden gafil, sûretin firavn eyler

Meyl eyleyen riyâya kim ki, 'öz'ünü pây-mâl eyler
Gayr ile hem-dem olan, subha kadar çekdigi esmâyı zâyi eyler

Kişi ki; aşkdur rehberi, sînesin dâğ-ı muhabbetle abad eyler
Âvâze-i dilin Hakk, serây-ı sînesin tahtgâh-u pâdişâh  eyler

11 Mart 2021 Perşembe

Seyyah...

Whatsapp ile Paylaş

Bir garip divaneyim
Ne gökte ne yerdeyim
Elden ele gezmeyim
Kaderim bu neyleyim

Asırlardan süzmeyim
İnsanlıktan ezmeyim
Gizlileri sezmeyim
Hoş gönüller bineğim

Sahibime bendeyim
Ben hep aynı gündeyim
Zaman benim bineğim
Devir devir gezmeyim

Hem ayağım hem başım
Neferlerle koldaşım
Mazlumadır göz yaşım
İnsanlığa eş yaşım

Mahlûkata mahyayım
Hem kaptan hem tayfayım
Hem usta hem kalfayım
Gah üstte gah alttayım

Deryada levrek ile 
Havada leylek ile 
Dağ bayır çiçek ile
Yaşarım bile bile

Hızır ile yoldaşım
İnsan benim paydaşım
Ruhü'l Ervah sırdaşım
Tevhid ile bulaşım

9 Mart 2021 Salı

İki mısralık...

Whatsapp ile Paylaş

Muhtaçdır yek digerine hem â'lâ ile ednâ
Nânkör olan âdemlere huyu olur bend-i pâ
                                 
Tevazuu kibir olur sebepse  iltifata
Zâtından neş'et ede hem mücellası sıfatta
                                  
Bilki kibriyadır tardın arkasındaki sebep
Abdiyyet ile bulunur Huzur u Üns
leb a leb
                                  
Beka-i devlet içün gayret eder ulu kişi
Akl u fikri pâk olur hem terketmiştir teşvîşi
                                  
Biri iki görmekliğe neylesin ki tabipler
Kusuru gözden bilirler cühela idraksizler

Kimki medh ü senâ ederse Habibini  billah
Hem hoşnut olurmuş melek hemi de cenâb-ı Allah

Kütübe hamal olsa hem matbuatla uğraşsa
Yaftası alim olsa da özü kalmış cühela

7 Mart 2021 Pazar

Kâni Yani mes'elesi ve armud dibine düşer...

Whatsapp ile Paylaş

Etki ajanlığı ve propaganda alanında iletlşim dili önemlidir ve az biraz satır arası okuma yapma becerisi olan her kişi cümlenin içine gömülmüş arka plân mesajını okur.

Bir metnin bütününe bakıldığı zaman açık/gizli verilmek istenen mesaj  nedir diye düşünmeden okumamalı !

Kurtuluş savaşı verdlğimiz yıllarda 1920 lerde muhiplik ve muhipler cemiyeti , mandacı zihniyetin tezâhüründen başka bir şey değildi.
Meselâ İngiliz muhipler cemiyeti gibi...

Cumhuriyet tarihine bakıldığında bu ingilizseviciliği ve benzeri mandacı muhibbanın duruşunu  safdillikle okuyamayız, iyiniyetli olarak algılayamayız herhâlde...

Dönme(!) olarak da ifâde edilen kripto şahsiyyetlerin Türk siyasi tarihinde etki ajanı olarak yaptıkları faaliyetlerin çok masumâne olduğunu değerlendirecek safdillerden olmamalı...

Hz. Ali derki; Kişi dilinin altında gizlidir, onu konuşturun ki tanıyasınız.

Teröristi, kripto ve dönmeleri(!) parlatma amaçlı ifâde veya metinleri de, gerek yazılı gerekse görsel basın yahut sosyal medya mecralarında bu gözle değerlendirmelidir.

Azîz milletimizin âlîcenâblığını, zorlaştırmayınız kolaylaştırınız, sevdiriniz nefret ettirmeyiniz ilkeleri ile insanî hukuka riâyet ettiğini cümle âlem bilir.

Ancak kriptoları, yediği çanâğı pisletenleri, bizdenmiş gibi görüntü veren ancak hıyanet şebekesi ile organik bağı olanları; cımbızla seçilmiş şahsiyyetler veya misâller üzerinden parlatma, masûm gösterme (gizli) amacıyla hareket eden etki ajanlarına da azamî dikkat etmelidir.

Hâsıl-ı kelâm; asıl azmaz bal kokmaz,  hacı hacıyı Mekke'de bulur derler.

Kan çekmek tabiri de;  soyuna çekmek , huy ve davranışları ile, anne veya baba tarafına benzemek bu hususta serd edilir.

"Cinsini sevdiğim cinsine çekmiş" yöremizde müspet yahut menfi mânâda kullanılır değil mi ?
                                  * * *
Kırk Yıllık Kâni…
1712 doğumlu Kânî Tokatlı  mizahî ve nüktedan kişiliğe sahip bir şair.  Devrin tanınmış sadrazamlarından Hekimoğlu Ali Paşa’nın yolu Tokat’a düşer ve Kânî  yazmış olduğu bir kasideyi Paşaya takdim edince onu beraberinde İstanbul’a götürür.

İstanbul’da çeşitli memuriyetlerde vazife alan Kânî, eskilerin tabiriyle serâzâd (kendi hâlinde takılan ve pek söz dinlemeye gelmeyen) biri olduğu için Silistire’ye gönderilir.  Bey ve bazı voyvodaların kâtipliğini yaparken Bükreş’te gönlünü Hrıstiyan bir kıza kaptırır. evlenme teklifi için mevzuya girer…

Hrıstiyan kız: 

“Kabul ederim ama bir şartla, Hrıstiyan olursan !” 

Bunun üzerine Kâni  o meşhur sözü söyler: “Kırk yıllık Kâni, olur mu Yani…”

                              *  *  *
Evet; bir de tersinden bakılırsa, kırk yıllık Yani olur mu Kâni...Aman ha dikkat !
__________
Not: Yani (Yaani):Osmanlı’da gayri-müslimler arasında yaygın olan bir isim.

1 Mart 2021 Pazartesi

Bit, Pire, Deve ve Reklam…

Whatsapp ile Paylaş

Bit sayesinde gelen ikbâl için tarihi bir rivayet ile yazımıza başlayalım…

“Rivayete göre Kanûnî Sultan Süleyman, Hürrem Sultan’ın da yönlendirmesiyle Enderun’dan tanıdığı Rüstem Paşa’yı kızı Mihrimah Sultan ile evlendirmek istemiş, ancak muhalifleri bu evliliği önlemek için Rüstem Paşa’nın cüzzamlı olduğu rivayetini yaymış, Kanûnî de işin aslını öğrenmek üzere tabiplerden Mehmed Bey’i Diyarbekir’e göndermiştir. Tabip paşanın üzerinde bir bit (kehle) bulunca onun cüzzamlı olmadığını anlamış ve padişaha damat yapıldığına dair hatt-ı hümâyunu Rüstem Paşa’ya vermiştir. Rüstem Paşa bu hadiseden dolayı “kehle-i ikbâl” diye anılmıştır.” (1)

☆☆☆

Bit ile ilgili bir çok özlü söz var kültürümüzde. Bir tanesi de “Biti kanlanmak..”

Kimi zaman yoksulun varsıl olması, ayağın baş olması, görmemişin görür olması sonrasındaki hazımsızlığını, sapıtmasını da ifade etmek için kullanılan tecrübe imbiğinden süzülmüş bir söz...

Demeli ki:

Câhilin, ehliyyetsizin, liyakâtsızın, ahlâksızın, edebsizin, arsızın, hırsızın, mütekebbirin, nemmamın, facirin, sahtekârın, riyakârın, münafığın,  biti kanlanmaya görsün maâza’Allah…!

☆☆☆

Genç deve anasına sorar:
-Anne niye bizim ayaklarımız bu kadar büyük ?
-Çölde kuma batmamak için.
-Peki kirpiklerimiz niye bu kadar gür ve çift sıra, kulaklarımızın içi çok tüylü.
-Çölde kum fırtınalarında kum kaçmasın diye.
-Bizim niye hörgüçlerimiz var.
-Çölde çok uzun süre aç/susuz idare edebilmek için hörgüçdeki yağdan su ve enerji temin etmek için yağı hörgüçlerimizde depolarız.
-Peki biz neden çölde değiliz de şehirde hayvanat bahçesindeyiz, burda ne halt ediyoruz ?

....

Her mahlûk ait olduğu ekosferde olmalı değil mi ? …Ormandaki ormanda, çöldeki çölde, göldeki gölde !

☆☆☆

Kelâm üstâdı Necip Fazıl Kısakürek’in  deve ve pireye dair çok mânidâr yazısını okuyanınız vardır:

Bir deve gördüm. Hörgücünde şöyle bir yazı vardı:
"Şiirde mânâsızlık meselesi''...
Sordum: Ne bu yahu ?
Dediler:
-Bu hakikatte bir piredir; yedirdiler içirdiler deve oldu !
Bir pire gördüm. Konduğu yatak çarşafında şöyle bir yazı vardı:
"Münekkidi olmayan Türk edebiyatı meselesi..."
Sordum: Ne bu yahu ?
Dediler:
-Bu hakikatte bir devedir; yedirmediler, içirmediler, pire oldu !
Bütün develerimiz pire, bütün pirelerimiz deve oluyor...
Fani siyaset tekerlemesi deve, ebedi cemiyet davası pire...
Dallarda kötülük hikayesi deve, köklerde ahlâk telakkisi pire…
Salonda madde ve inkâr kahkahası deve, tavan arasında ruh ve iman hıçkırığı pire..
Lâf deve, akıl pire ...
Dedikodu deve, sohbet pire...
Münakaşa deve, hakikat pire...
Gözbağcılık deve, ilim pire...
Açıkgözlülük deve, liyakat pire...
Hezeyan deve, san'at pire...
İşte size develerin devesi:
-"Allah ömürler versin efendim !.."
Ve işte size pirelerin piresi:
-"Allah akıllar versin efendim !.."
Haydi gözlerini yum; ve dümdüz bir satıh üzerinde makasvari iki yol tasarla !
Yolların birinden develer, öbüründen pireler geçsin !
Ne görüyorsun?
Develeri cüceler, pireleri develer güdüyor değil mi ?
İşte manzaramız !.. (2) diyor üstâd Necip Fazıl.
☆☆☆
Necip Fazıl Kısakürek üstada sorarlar;
-"Allah, deveyi iğnenin deliğinden geçirebilir mi?" 
-"Evet geçirir" demiş.
-"Deveyi mi küçültür, yoksa iğneyi mi büyültür?" demişler.
Necip Fazıl:
-“Ne deveyi küçültür, ne iğneyi büyültür. Gökteki yıldızları senin gözbebeğine sığdırdığı gibi, vızır vızır geçirir” demiş.
....
Demiş diyeceğini üstâd, Allah rahmet eylesin.

☆☆☆

Bir pire fıkrası yazmadan olmaz tabi..

Temel pireler ile ilgili araştırma yapmakta... Gözlemlerinin her aşamasını da kaydetmekte, notlar almaktadır…Pirenin 3 çift bacağından ön çifti kopartır ve pireye “haydi zıpla” diye seslenir, pire zıplar, Temel durumu not eder “2 çift bacaklı pire zıpladı”, 2.çift bacağı kopartır, komutu verir ve notunu alır “sadece arka çift bacağı ile pire zıpladı”, Temel durumu not eder ve son kalan arka bacak çiftini de kopartır ve komutu verir, gözleminin sonucunu yazar:

Pirenin üç çift bacağı da kopartılınca kulakları duymadığından komut verilse de zıplamıyor...

....

Kulağı bacağında, aklı midesinde, gözü komşunun kümesinde, fikri kutupların buzdağında olanlara, kim neyi nasıl anlatmalı ?

☆☆☆

Hasıl-ı kelâm;

Biti kanlanınca azıp sapıtanlar,  çeviklikleri ile pire gibi zıplayarak daha semiz konak arayanlar (yağlı kuyruk avcıları), pire için yorgan yakan nâkıs akıllılar (öfkesine mağlub olanlar), pireyi (menfaatini) gözünden vuran keskin nişancılar, deveyi pire gibi göstererek itibarsızlaştırmaya çalışanlar (kıskanç ve çekememezlik hastalığına düçar olanlar), pireyi deveymiş gibi pazarlayan reklâmcılar (biri bin satan lâfazanlar), deveyi havudu ile yutmaya çabalayan kursaksızlar (haramzâdeler) bir yanda….devesinin pire kadar bile lâfını etmeyen, insana yakışmayana yaklaşmayan, tevâzû ehli diğer yanda !

Biti, devesi, piresi öylece bir kenarda dursun:

"İyilik yap at denize; balık bilmez ise de Hâlik-i ekvân bilir" sözü şiâr edilmeli, dünyada işler Allah rızası için, azîz millet için yapılmalı, ve unutmamalı ki: herkes ettiğini günü gelince karşısında bulur, kişinin ettiklerinden başkası asla karşısına çıkarılmayacaktır !

Alıntılar için Kaynaklar:

(1) TDV İslâm Ansiklopedisi 2008 Cilt 35: 288-290 sf

(2) Necip Fazıl Kısakürek, (8 Şubat 1946) Büyük Doğu Dergisi (1001 çerçeve)/Necip Fazıl Büyük Doğu Yayınları, Çerçeve-3, Bütün Eserler-97.