7 Mart 2021 Pazar

Kâni Yani mes'elesi ve armud dibine düşer...

Whatsapp ile Paylaş

Etki ajanlığı ve propaganda alanında iletlşim dili önemlidir ve az biraz satır arası okuma yapma becerisi olan her kişi cümlenin içine gömülmüş arka plân mesajını okur.

Bir metnin bütününe bakıldığı zaman açık/gizli verilmek istenen mesaj  nedir diye düşünmeden okumamalı !

Kurtuluş savaşı verdlğimiz yıllarda 1920 lerde muhiplik ve muhipler cemiyeti , mandacı zihniyetin tezâhüründen başka bir şey değildi.
Meselâ İngiliz muhipler cemiyeti gibi...

Cumhuriyet tarihine bakıldığında bu ingilizseviciliği ve benzeri mandacı muhibbanın duruşunu  safdillikle okuyamayız, iyiniyetli olarak algılayamayız herhâlde...

Dönme(!) olarak da ifâde edilen kripto şahsiyyetlerin Türk siyasi tarihinde etki ajanı olarak yaptıkları faaliyetlerin çok masumâne olduğunu değerlendirecek safdillerden olmamalı...

Hz. Ali derki; Kişi dilinin altında gizlidir, onu konuşturun ki tanıyasınız.

Teröristi, kripto ve dönmeleri(!) parlatma amaçlı ifâde veya metinleri de, gerek yazılı gerekse görsel basın yahut sosyal medya mecralarında bu gözle değerlendirmelidir.

Azîz milletimizin âlîcenâblığını, zorlaştırmayınız kolaylaştırınız, sevdiriniz nefret ettirmeyiniz ilkeleri ile insanî hukuka riâyet ettiğini cümle âlem bilir.

Ancak kriptoları, yediği çanâğı pisletenleri, bizdenmiş gibi görüntü veren ancak hıyanet şebekesi ile organik bağı olanları; cımbızla seçilmiş şahsiyyetler veya misâller üzerinden parlatma, masûm gösterme (gizli) amacıyla hareket eden etki ajanlarına da azamî dikkat etmelidir.

Hâsıl-ı kelâm; asıl azmaz bal kokmaz,  hacı hacıyı Mekke'de bulur derler.

Kan çekmek tabiri de;  soyuna çekmek , huy ve davranışları ile, anne veya baba tarafına benzemek bu hususta serd edilir.

"Cinsini sevdiğim cinsine çekmiş" yöremizde müspet yahut menfi mânâda kullanılır değil mi ?
                                  * * *
Kırk Yıllık Kâni…
1712 doğumlu Kânî Tokatlı  mizahî ve nüktedan kişiliğe sahip bir şair.  Devrin tanınmış sadrazamlarından Hekimoğlu Ali Paşa’nın yolu Tokat’a düşer ve Kânî  yazmış olduğu bir kasideyi Paşaya takdim edince onu beraberinde İstanbul’a götürür.

İstanbul’da çeşitli memuriyetlerde vazife alan Kânî, eskilerin tabiriyle serâzâd (kendi hâlinde takılan ve pek söz dinlemeye gelmeyen) biri olduğu için Silistire’ye gönderilir.  Bey ve bazı voyvodaların kâtipliğini yaparken Bükreş’te gönlünü Hrıstiyan bir kıza kaptırır. evlenme teklifi için mevzuya girer…

Hrıstiyan kız: 

“Kabul ederim ama bir şartla, Hrıstiyan olursan !” 

Bunun üzerine Kâni  o meşhur sözü söyler: “Kırk yıllık Kâni, olur mu Yani…”

                              *  *  *
Evet; bir de tersinden bakılırsa, kırk yıllık Yani olur mu Kâni...Aman ha dikkat !
__________
Not: Yani (Yaani):Osmanlı’da gayri-müslimler arasında yaygın olan bir isim.