20 Şubat 2021 Cumartesi

“2021 Yûnus Emre ve Türkçe Yılı”nda Yûnus’ça etmeli kelâm…

Whatsapp ile Paylaş                                                   

Hasbihâle başlarken aşağıdaki mısralarımız bir girizgâh olsun…


Koskoca kâinatı

Evirip çevirmeyi

Sığdırmış tek heceye

“Ol” demesi yetermiş…


Âdem (a.s.)den bu yana kimler geldi, kimler geçti…

Kiminin yürürken bastığı yerler yeşerdi, bağ ü bostan ve gülistan oldu, kimininki ise rahmete hasret kalan çatlamış çorak toprak…

Türk-İslâm Medeniyyeti’nin Anadolu’da neş’et etmesinde, gönül dünyamızın manevî ikliminin mayalanmasında, mutasavvıfların rolü tartışılmaz. Bunlardan bazılarını zikredecek olur isek; Mevlana, Hacı Bektâş-ı Veli, Tapduk Emre, Yûnus Emre, Ahi Evran, Somuncu Baba, Hacı Bayram-ı Veli…
Türk-İslâm Dünyasının en büyük mutasavvıflarından biri olan Yûnus Emre’nin vefatının 700. Yılı sebebiyle UNESCO bu yılı “Yûnus Emre ve Türkçe Yılı” ilân etmiştir.

Necip Fazıl Kısakürek, Yûnus Emre için der ki;
“Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş; Ölüm dedikleri perdeyi delmiş... Bizim Yûnus, Bizim Yûnus...”
Evet, hocası Tapduk Emre’nin dergâhına kırk yıl boyunca eğri odun getirmeyen bir Yûnus'umuz var ki; kendini “Miskîn Yûnus”, “Bîçâre Yûnus”, “Âşık Yûnus”, “Dervîş Yûnus” olarak vasıflandıran bizim Yûnus… o her şeyiyle bizim, bizden, içimizden biri değil mi ?

Anadolu’nun Moğol istilasına uğradığı; siyasi kargaşa, yokluk, kıtlık, kuraklık ve iç kavgaların ayyuka çıktığı, Türk milletinin Anadolu’da beka mücadelesi verdiği zorlu bir dönemde, Yûnus Emre mânevi ve ahlaki değerleri, sevgi ve hoşgörüyü öne çıkararak medeniyyetimizin harcı olmaya çabalamış, milletimizin gönlünde ma’kes bulmuştur.

O, hoşgörü ve sevgi mimarı olarak asırlar boyunca çevreye ve “İnsan”a hoş nazarla bakmayı öğütlemiş, kullandığı lisânı ile de herkesin anlayabileceği bir uslüb kullanarak insanları manevi birliğe çağırmış, azîz milletimizin millî birlik ve beraberlik harcı olma gayesi uğrunda gayret etmiştir.

Yûnus’un muhatabı belli bir toplum kesimi değildir, hemen herkese hitab eden bir tarzı vardır. Şiirlerinde Türkçeyi tercih etmesi ve herkesin anlayacağı şekilde ifadelerinden olsa gerek; Yûnus Emre’yi İsmâîl Hakkı-i Bursevî “hâtem-i lisân-ı Türk” olarak nitelendirir.

Yûnus’ca terennüm için “Halk”, “Hakk”, “Ahlâk”, “Aşk”, “Zaman”, “Mekân”, “İlim”, “İrfân” terminolojisine yüklediği mânâlar üzerinde tefekkür etmeli…!

Bedeni asıl sayan ve zanneden bir zihin Yûnus’a şâir kisvesi giydirse de, işin aslı öyle değil…Yûnus bir Hakk âşığı, bir hakikât tellalı, bir hakîm, yâ’ni hikmet ehli, bir mütefekkir, bir gönül insanı…

Varlığa muhabbetle ve bir gözle nazar eyleyen Yûnus’un şu sözleri onun kâinat algısını ne güzel ifade etmektedir:

Nazar eyle itiri, bazar eyle götürü,
Yaradılanı hoş gör,Yaradan’dan ötürü.

Yûnus dosdoğru olmayı düstûr edinmiş, iştigal ettiği işleri de bu doğrultuda yapma şiârı ile sürdürmüş bir Hakk aşığı. Kulluğun asıl gayesini; öncelikle gönlün hakikâtına vakıf olmak ve dolayısı ile bu hakikât ışığında gönül kırmamak, kırık gönülleri yapmak olabileceğini aşağıdaki mısralarda ifâde buyurmaktadır. Çünki gönül “Beytullah”tır, ve “İnsan”ın hamulesi “Nefha-i İlâhi”dir. Dolayısı ile insana tâzim ve muhabbet, yaratıcıya tazim ve muhabbetten gelir:

Ben gelmedim davi için, benim işim sevi için
Dost'un evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim.

Kâinata ve zübde-i âlem olan insana gönül zaviyesinden bakan gönül insanı Yûnus Emre gönül yıkmayı ise bedbahtlık olarak niteler:

Gönül Çalab'ın tahtı gönüle Çalap baktı
İki cihan bedbahtı kim gönül yıkar ise

Yûnus; gönlü kılavuzlayıp manevî yolculuğa çıkarken, bu yolculuğun dıştan içe, suretten sîrete, hayâllerden hakikate doğru olduğunu, bunun gerçekleşmesi için ise güzergâhın temizlenerek yol alınmasını; nefsin arındırılmasını tercihen ifade eder. Yûnus’a kulak verelim:

Sûretden gel sıfâta yolda safâ bulasın
Hayâllerde kalmagıl yoldan mahrûm kalasın

Sûretler bir sıfatın tecessümü ile ilgili olduğundan her birinin geçilmesi yahut her birinden geçilmesi gerektir. Sûrete takılıp kalan kişi mânâ ikiminden mahrum kalır. Sûret dünyaya, hayâl berzaha, hakikât ise gayb/mânâ âlemine aittir. Bu sebeple ilk ikisi gayb âlemine hicabdır, perdedir, engeldir.

Aşağıdaki beyitlerinde âşk ve âşık için Yûnus der:

Aşksız bu âlemde Âdem olunmaz
Ezelde nefy olan o dem bulunmaz.
Âşık öldü diye sala verirler
Ölen hayvân imiş âşıklar ölmez

Zira gerçek bir âşıktır Yûnus Emre. Anadolu irfanının “Hak âşığı” ve “gönül insanı” dediği bu ulu kişi; aşk ile diri olan âşıkın, beden kafesi içerisinde konaklama ömrü tamamlanan can kuşunun diriliğini ve hakikatindeki ölümsüzlüğünü vurgular. Bedenin ise “Hay” esmâsının tecellisi ile konaklama süresince canlı olduğunu vadesi dolunca öldüğünü belirtirken, bunun ruh için söz konusu olmadığını vurgulamaktadır.

Yûnus Emre’nin “Hz. Mûsa, münâcât, tecelli”, “Tûr dağı ve gönül” ile ilgili aşağıdaki beyitleri (Tatcı, 2014) ile yazıya mim koyalım:

Mûsâ'nun agdugı Tûr'ı yohsa Beytü'l-Ma‘mûr'ı
İsrâfîl çaldugı Sûrı cümle vücûdda bulduk
Şu benüm hâcet-gâhum Tûr tagı oldı meger
Mûsî'leyin bu gönlüm hoş münâcât eyledi
Dilerisem ten eyleyem dilerisem cân eyleyem
Gönlümi Tûr cânum Mûsâ ‘ışkı Süleymân eyleyem
Gir gönüle bulasın Tûr sen ben dimek defterin dür
Key güher er gönlindedür sanma ki ol ‘ummândadur
Balı yagı n'ider bülbül din ana karşu gülsün gül
Âşık yükini şöyle bil ki çekmedi yüce taglar
Tecellîyâtun nûrına döymez vücûdum tagları
Cismüm gemisinün zîrâ muhkem degüldür bağları
Hak tecellî kılmaga cân aslını bulmaga
Gönülden sür sivâyı nazarı taşa 33 degül
Gönül Çalab'un tahtı gönüle Çalap bahdı
İki cihân bed-bahtı kim gönül yıkarısa

İrfân ehli, ârifler; insanın ve eşyanın hakikatini, varlığın hikmetini bazen kuş dili ile anlatırlar. “Sadırdan çıkan sadra, ağızdan çıkan kulağa hitab eder” sözü de bu irfâna sahip olmanın, bu seyr ü seferde yoğrulmakla mümkün olmasını gerekli kılar. 

Oku”mayan bir toplumun hakîkâti idrak etmesi beklenemez, Yûnus'ça lisân-ı hikmetden müstefid olma niyâzı ile…

KAYNAKLAR

Tatcı, M., 2014, Yûnus Emre Dîvân-ı İlâhiyât, (Haz. Mustafa Tatcı), Gözden geçirilmiş 3. bs., İstanbul: H Yay.
Uysal, M., 2016, Türkçenin Bülbülü Yûnus Emre, 240 sf., Başakşehir Belediyesi Yay.
Tavukçu, O.K., 2017 ,“Yûnus der eşkere nihân” Yûnus Emre Kitabı, T.C. Aksaray Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü kültür yayınları – 15.