susturun şunları...!
Bet sesleri ile
insicâmı bozuyorlar;
âheng yok, akord bozuk…
☆☆☆
Şu karga var ya !
Saldırgan, kindar,
bencil…
Hele de kara olanı…
Kapkara,
sanki rüsvay,
sanki rüsvay,
sanki rezalet içinde yüzmüş…
Günâh kiri ile dolaşan,
egosu tavan yapmışlar gibi...
Edebsiz, hırsız ve arsızlar gibi
kara, kapkara…
☆☆☆
Ve saksağan,
sanki karganın tövbekârından ...
sanki karganın tövbekârından ...
Karalığının arasına
bir kaç ak çalınmış...
Yarısı kara, yarısı ak...
İyilik ile kötülük karışmış gibi...
İyilik ile kötülük karışmış gibi...
Sesi mi ?
Onunki de bet…!
☆☆☆
Keklik, kınalı.
Kurbiyeti için kına yakılmış gibi,
çağıldıyor dağlarda…
Ve bakıyor
Sürülere uzaktan.
☆☆☆
Şuracıkta işte bülbül, çalıda.
Geçmiş gülün karşısına
ötüyor, âheng ile.
Bülbülî dilden
ayin-i şerifin icrâsında.
Hem de
Hem de
bet sesli
kargalara nazîre !
☆☆☆
Ve serçeler,
evin küçük çocuğu gibi...
Ürkek ve sessiz,
kendi hâlinde ve razı...
Sabahın seherinde o da
bülbülî ayine
renk katmakta
sesiyle...
Bu da benden olsun
"Çam sakızı çoban armağanı"
âhengimize,
âhengimize,
gönlümden koptu,
benden de bu kadar der gibi…
Kuşluk vakti armonisi:
"…yusebbihu
lehu mâ fîs semâvâti
lehu mâ fîs semâvâti
vel ardı"
Gökte ve yerde olanlar
tesbih ediyorlar…
☆☆☆
☆☆☆
Ve sanki:
"Aç gözünü aç,
rengin de lisânı var…"
☆☆☆
☆☆☆
"İşitmedin mi, sağırmısın ?
…sesin de güzeli var bülbül gibi,
çirkini var, merkeb gibi"
çirkini var, merkeb gibi"
☆☆☆
Tercih senin,
Tercih senin,
işte gördün ve işittin !
☆☆☆
☆☆☆
Kim mi konuşuyor ?
Âlem !
Okuma yazman mı yok !