Bak !
Edebinden kızarıyor gökyüzü.
Ne de hoş demişler, duy,
atalar sözü: "Ne Şam'ın şekeri, ne arabın yüzü"
☆☆☆
Medenî dünyanın petroldeymiş gözü
Yaşlıymış, çocukmuş, görür mü gözü
Şurda ya, ortadoğu kıtıpiyözü
Batının uşağı, yahudiye yamak
"Ne Şam'ın şekeri, ne arabın yüzü"
☆☆☆
Zalimin hasmısın yedi düvelde
Mazlumların dermanı sendedir sende
Senin gibi vakur varmıki âlemde
Mertliğin "an’ane-i tevâtür" dillerde
Hakk için, insan için, hadd içindir harbin
Haddsizi, uşağı, tokatla indirirsin
☆☆☆
Boş ver dillerini yutmuşlar onlar;
kimi arabî, kimi güya hâşimî, vahhabî, nasırî
Kinleri var sana, tâ Yavuz'dan beri
Onlar ki;
"Seyyidü'l Kâinat"ı taşlamış sürü
"Ne Şam'ın şekeri, ne arabın yüzü"
İstikbâl senindir, ikbâl sanadır yürü
Dünya yeniden keşfediyor müslüman Türkü