24 Ekim 2017 Salı

“Sen”den başka, Sana getirdiğim hiçbir şey yok ! / Nursultan Ahıskalı

Whatsapp ile Paylaş
Valizinde ne var ?
Giderken götürdüğün nedir ?
Niçin yanında bir şeyler taşımak zorundasın hep ?
Yedeklerini de alsan iyi olur...!
Göstermek istemediğin kirli çamaşırların mı, yoksa lâvanta kokulu elbiselerin mi ?
Düşünsene hangisini taşımak isterdin?
Kara yerine ak elbiselerini alsaydın yanına keşke, gittiğin yerde karaları pek sevmezlermiş…

Fener aldın mı yanına?
Orası karanlık ve kalabalıkmış, yanında ışık götürenleri hemen görüp yanlarına alırlarmış. 
Yalnızlık çekmezdin !

Huzur aldın mı biraz da?
Sakın ha!
Huzursuz gitmeyesin, orada etrafındakileri rahatsız edersin yoksa…

Kalem kâğıt alıp da yük etme kendine, orada yazılmışları varmış.

Kitaplarını mı aldın?
Boşalt onları gerek yok, Sen hiç kitap okumazsın ki !

O teraziyi ne yapacaksın?
Bırak onu, orada alış-veriş yokmuş. Hem sen burda iken terazi kullanmasını hiç beceremedin ki…

Sevgi koydun mu?
Oralarda çok değerliymiş, gittiğin yerde bire-Bir karşılığı varmış, paha biçilemezmiş sevgiye, yokmuş eşi benzeri.

Yiyecekte aldın mı?
Aç-açık kalacaksın orada, gerekli ihtiyaçlarını karşılayabileceğin bir dükkân yokmuş.
Bari biraz umut koysaydın içine...
Yiyeceğin sıcak ekmeğe katık olurdu. 
Boş yemesi zordur, boğazına durur sonra…

Merhamet sıkıştırdın mı bir köşesine?
Orada merhametin ‘has’ı varmış, sen yanına al ki, orada da daha çoğunu istemeye hakkın olsun…

Yoksa sen de mi yanında bir şeyler taşımayı sevmeyenlerdensin?
Oysa ki, yanına alacakların sana yük değil, zor durumda gerekli olanlar.

Boş valiz taşıma sakın, rüzgarda alır gider başını, sen, kalırsın bir başına...

Bir şey olmadığına inanmak istemiyorum. Valizinde hiç birşey yok mu?
Valizinde “Bir” şey de mi yok?
……
-Ne getirdin bana?

-Sana geldim. Elimde ise, “Sen”den başka bir şey yok “Sana” getirebildiğim.

Çünkü Sana, “Sen”den başka verecek güzel bir şeyim yok.
Kırlardan en güzel çiçekleri topladım; yanında ölgün kaldı.
En güzel, en yeni eşyaları aldım; eski kaldı.
En parlak ışıkları buldum; sönük kaldı.

“Sen”den başka, “Sana” getirecek güzel bir şey bulamadım.

Sonra, bir de “ben”likten soyulmuş kendimi getirdim.

Yanımda "ben" olmadan geldim Sana…