19 Ekim 2017 Perşembe

Beden denilen kafes.../Nursultan Ahıskalı

Whatsapp ile Paylaş

Gökten düşen yağmur tanesinin,
toprağı delen filizin, 
ağzından çıkan nefesin, sahibi var… 
Hep hatırla, sakın ha, unutma !


Makbuldür veren elden alanın duası… 
Zinhar azımsama !

Yürekten sevmeyi bilene… 
Refik ol ! 

Vatan uğruna
Şehid olup canını verene… 
Minnet duy ! 

Anadan doğan yavru ki,
o yes-yeni bir tecelli… 
Hiç durma, onu sev ! 

Kibirden duvarlar örüp,
uzağından geçirmeyenden, 
onur sayıp kendini övenden, 
gün gelip başını duvara vuracaktan... 
Her daim uzak dur ! 

Tevekkül eyleyip, tedbiri terkedene, 
olacak sanıp, olmayınca küfredene… 
Asla yaklaşma ! 

Haddini aşıp söz söyleyenden, 
haset edip nazar eyleyenden, 
kula kulluk edip, gün bekleyenden... 
Hiç durma, kaç !

Azı veren, etme isyan, verir çoğu,
O bilir, hem seni, hem beni, hem onu, 
aza çoğa bakma, şükret… 
Nasib olana kanaat et !

Sana hayat verene, 
Seni, gonca iken  gül edene… 
Her daim şükret ! 

Kul bilmezki yarın ne gelir, 
Takdir-i İlahî'ye teslimdir, 
Aşk ile yoldaş, Muhabbet ile kardeş ol… 
Leyla'yı bulursan, Mecnun ol !

Fikrindeki düş'ü,
gönlündeki sevgiyi, 
dudağından dökülen sözü… 
İ'tina ile tart !

Korkma ! hayattaki şerlilerden… 
Görme ! kötünün gözünden… 
Duyma ! sözü densizden…

Uzun sözün kısası, 
"Bir"dir "bin"in mânâsı, 
"İnsan"dır dünyanın â’lâsı, kendine gel… 
Rehber ol ! 

Ömür dedikleri, kurtlar sofrası, 
şeytanmış, insanın tek baş belâsı, 
altı üstü: ilk ve son nefes,
işte tahtın en â’lâsı: beden denilen kafes…
"Can" kuşu uçmadan, 
Kâmil bir İnsan ol !