8 Aralık 2023 Cuma

Karınca kıssaları...

Whatsapp ile Paylaş


Mevlânâ'dan bir hikâye ile başlayalım:

Küçük bir karınca kalemin kâğıt üzerine bir şeyler yazdığını gördü. Bu durumu gidip diğer karıncalara şöyle anlattı:

“O kalem kâğıda fesleğen, susam, gül gibi şaşılacak şeyler yazdı.”

Karıncanın biri dedi ki:
“O yazma sanatını yapan kalem değil parmaklardır, bu kalem o işi yapmakta esas değil, araçtır. İşi yapanın kullandığı kalemdir ancak işi yapan kalem değildir.”

Üçüncü karınca:
“İş ne parmaktan ne de kalemden gelmektedir. Asıl işi yapan koldur. Çünkü zayıf parmaklar kolun kuvvetiyle kalemi tutar ve yazar.” dedi.

Karıncalar arasındaki bu tartışma uzadı gitti. 

En sonunda karıncaların kralı bu tartışmayı duydu. Bu kral anlayışlı ve zekiydi. 

Karıncalara dedi ki:
“Bu hüneri sadece dış görünüşten ve suretten bilmeyin.”

Suret, görünüş; elbise gibidir, o cansızdır, akılsızdır ve hareket etmez. Allah’ın(cc) lütfu ve ihsânı olmayınca da akıl ve gönül cansız kalıp yolunu şaşar, her gördüğünü sadece suretten ibâret zanneder.
Hz. İbrahim ile ilgili bir kıssa...

Hazreti İbrahim'in ateşine su taşıyan karınca, saf belirlemede bir mihenk taşıdır âdeta.

Hz. İbrahim peygamber, kral Nemrut’a tebliğ yapmış. Nemrut, ne güçlü bir kral olduğunu herkes görsün anlasın diye Hz. İbrahim’in ateşte yakılması emrini vermiş.

Meydanda odunlardan büyük bir yığın yapıp tutuşturmuşlar. O kadar büyük bir alevmiş ki bulutlara kadar yükselmiş. Bütün hayvanlar ateşten korkmuş kaçmış.

Nemrut’un askerleri, İbrahim peygamberi mancınıkla ateşin tam orta yerine atacaklarmış.

Bu sırada, göklere kadar varan ateşe doğru bir karınca ağzında küçücük bir damla su ile telaşla gidiyormuş. Başka bir karınca onun bu telaşını görüp sormuş:

- Acele ile nereye gidiyorsun?

Telaşla yetişmeye çalışan karınca, ağzındaki bir damla suyu ayaklarının arasına alıp cevap vermiş:

- Haberin yok mu? Nemrut, Hz. İbrahim peygamberi ateşe atacakmış. Meydana ateşin olduğu yere su götürüyorum.

Diğer karınca kahkahalarla gülerek demiş ki:

- Senin yanan büyük ateşten haberin yok mu? Ateşe hiç bakmadın mı? Ne kadar büyük, senin bir damla suyun ateşe ne yapabilir ki?

Bir damla su taşıyan karınca:
- Olsun, hiç olmazsa hangi taraftan olduğum anlaşılır.
Ve Hz. Süleyman ile ilgili kıssalar...

Bir gün Hz. Süleyman karıncaya sorar:
– Senin bir yıllık yiyeceğin nedir?

– Bir buğday tanesi, benim bir yıllık yiyeceğimdir.

Bu söz üzerine Süleyman Peygamber denemeye karar verir ve karıncayı bir kavanoza koyar ve içine de bir buğday tanesi bırakır. Kavanozun ağzını da hava alacak şekilde kapatır. Aradan bir yıl geçtikten sonra bakar ki karınca ancak buğday tanesinin yarısını yemiştir.

– Hani senin bir yıllık yiyeceğin bir buğday tanesiydi. Yarısını yemiş yarısını bırakmışsın.

– O normal şartlar altındadır. Rızkım Allah’ın elindeyse yarın kaygısı çekmem. Bir buğday tanesini yerim. Ertesi yıl Allah’ın bana bir buğday tanesini daha göndereceğini bilirim. Ama bu durumda iş değişti. Rızkım senin eline geçti. Bir yılın sonunda ya bana yiyecek vermeseydin veya beni unutsaydın… Bunu düşünerek buğdayın yarısını ertesi yıla sakladım.
Süleyman aleyhisselâm, hem padişah hem de peygamberdi. Padişah olduğu zaman devlet başkanları tebrik etmek için yola koyuldu, yanlarında hediyeler de götürdüler.

Karıncanın biri de bir çekirgenin kopmuş bacağını ağzına almış, o da huzura gidiyormuş tebrik etmek için. 

Karıncaya nereye gidiyorsun? diye sormuşlar. Karınca demiş ki:
— Süleyman aleyhisselâm padişah oldu, ona hediye götürüyorum.

— Aklını başına devşir, oraya büyük hediyeler gidiyor, senin çekirge bacağına mı kaldı bu iş?

— Öyle demeyin, Süleyman aleyhisselâm'a kim hediye getirdi diye listeye yazılacak. Ben adımı yazdıracağım, bacağı değil!
Orada, kimler geldi, kimler gelmedi diye listeye bakacaklar!..

Vesselâm...