6 Haziran 2023 Salı

Âlîcenap besteci Osman Nihad Akın ve bir şarkısının hikâyesi...

Whatsapp ile Paylaş
Osman Nihad Akın Çorlu eşrafından Osman Bey-zâde Nihad Bey'in oğlu, tanınmış yazarlarımızdan Ahmet Rasim'in de torunudur.

1905 senesinde, İstanbul Bakırköy'de dünyaya gelen Osman Nihad Akın’daki mûsikî kabiliyetini, ortaokula gittiği sıralarda, kendisine mûsikî hocalığı yapmış olan piyanist Sadri Bey sezmiş ve kendisiyle yakından ilgilenerek okuldan mezun oluncaya kadar, O'na iyi denecek kadar piyano çalmasını da öğretmiştir.

Osman Nihad'ın, Türk Mûsikîsi repertuarına sunduğu eserlerdeki orijinalite, gelmiş geçmiş bestekârlarımızda az rastlanan bambaşka bir edâ, ayrı bir çeşni vardır.
Osman Nihad, kendi ruhundan başka, hiçbir tesirin altına girmeyecek kadar saf ve temiz kalmış nağmelerinde, tabiilikten asla ayrılmamıştır.

Müstesna mûsikî kâbiliyetinden başka, her biri birer berceste mısra halinde dillerde dolaşan şiirleri de Osman Nihad'ın, ayrı bir kıymet tarafıdır.

Osman Nihad, dedesinin isteği üzerine, önce iktisat fakültesini bitirir ve ancak ondan sonra, mûsikî ile fiilen uğraşmağa başlar. Genç sanatkâr, bütün boş vakitlerini piyanosunun başında geçiriyor, yaptığı eserleri kendisine çok yakın bulduğu bir arkadaşına, Kadıköy'lü Dr. Talha Bey'e çalıp söylüyor...

Osman Nihad'a, bir ara Leon Hancıyan da ders vermiş. Aldığı her dersten sonra öğrendiği usûl ve makamda bir eser besteleyerek hocasına götürür, Leon Hancıyan'ı hayretten hayrete düşürür. Basit güfteler üzerinde yaptığı bu beste denemeleri çok ümit verdiği için Leon Hancıyan, Ahmed Rasim nezdinde  Osman Nihad'ın dinleyici sıfatıyla dahi olsa, İtalyan konservatuarlarından birine devam etmesinin çok yerinde bir hareket olacağını söyler. Bu teşebbüsten bir netice çıkmayınca, Osman Nihat Akın hayatını kazanmak için iş hayatına atılmaya karar verir. 

İlk memuriyetine PTT’de Müfettiş Yardımcısı olarak başlar. İlk bestesi “Ne müşkilmiş seni sevmek, sana yâr olmak” güfteli Suznâk makamındaki şarkısıdır. 
Kendisinin söylediğine göre dedesi bir gün yanına çağırarak bir şeyler okumasını söylemiş. Osman Nihad Akın bu eserini okuyunca, çok beğenen Ahmed Rasim Bey, kimin olduğunu sormuş. Kendi eseri olduğunu söylemeye cesaret edemeyerek Hacı Ârif Bey’in olduğunu söylemiş. Duygulanarak gözleri dolan Ahmed Rasim Bey;
-"Böyle bir eseri ancak o yapabilir" diye söylenmiş. 
Şarkısının beğenildiğinden cesaret alınca dedesine gerçeği anlatmış, buna çok kızan dedesi;
-“Düzenbaz, yalancı” diyerek bastonla onu kovalamış.

Osman Nihad Akın'ın PTT müfettişliği yaptığı zamanlarda  bir gün bir PTT Müdürüğüne teftişe gider... Teftişin başlangıcında yapılan kasa sayımında kasanın 25 TL noksan olduğunu tespit eder. Osman Nihad Bey Müdür'e;
-“Biz sayımda hata yapmış olabiliriz Malmüdürü'nü al gel de kasayı bir de o saysın der. 

Müdür, olağan olmayan bu talebe şaşırır ama çaresiz PTT’nin yanındaki kaymakamlık binasında bulunan Malmüdürü'ne gider, çağırır. Malmüdürü gelir sayım yapılır ve para tamam çıkar. Osman Nihad Akın teftişini tamamlar ayrılır.

Aradan birkaç ay geçer. Osman Nihad Akın, İstanbul’da müfettiş odasında arkadaşlarıyla birlikte otururken, PTT dağıtıcısı bir mektup getirir. Mektubu gönderen teftişe gittiği şube müdürüdür. Mektubu hem okur, hem ağlar. Merakla oradakiler sorunca anlatır.

Mektupta şöyle diyordur:
"....Beni Malmüdürü'nü çağırmaya gönderdiğinizde 25 lirayı siz cebinizden tamamladınız, haliyle kasa tamam çıktı. Evet, parayı ben almıştım. Hanımım çok hasta idi, ilaç ve doktor parası yapıp sonra iade edecektim. Siz aniden geldiğiniz için yerine koyamadım. Sizin ince ve hassas kalbiniz durumu anladı ki; bana mesele yaşatmadınız. Bu yüzden size minnettarım."

Herkes duygulanır ve üstâdı hararetle tebrik ederler.. Daha sonra hikayeyi dinleyen içlerinden birisi üstadı ispiyonlamış, vazifeyi suiistimal etti ve yolsuzluğa çanak tuttu diye. Üstâdın karakteri herkesçe bilindiğinden, bu ispiyon sonrası herhangi bir işlem yapılmamış. Ama bu durum üstâdı çok üzmüş, aldığı mektuptan mülhem “Bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersinünlü şarkısının sözlerini yazmış ve daha sonra da nihavend makamında bestelemiş...

Çok başarılı bir müfettişlik hayatından sonra, bu ispiyon hadisesi sonrası müfettişliği bırakır ve gazetelerde, geniş ansiklopedik bilgisi sayesinde, her konuda yazılar, fıkralar, makaleler yazarak geçimini sağlar. Genel olarak makale, araştırma ve hatıra yazıları yazar. Yazılarında “Neydede”, “Hafid-i Rasim”, “Delikli İğne” gibi takma adlar kullanır. Yazıları, sade ve akıcıdır. Kültür çevreleri onu dedesinin yerine koymuştur.

Ayrıca İstanbul Üniversitesi'nde Ekonomi dersleri verir. Zor problemleri basite indirgemek hususundaki yeteneği sayesinde, ekonomi ve işletme ekonomisi konusundaki dersleri, büyük bir ilgi ile karşılanmıştır. Klâsik eğitim anlayışı yerine, yaşanılan hayattan bulup çıkardığı örneklerle verdiği dersler nedeni ile üniversite hocalığında da ona geniş bir şöhret sağlamıştır.

Osman Nihad Akın’ın çoğu popüler olmuş, tanınmış ses sanatkârları tarafından plâklara okunmuş, otuzsekiz kadar şarkısı bilinmektedir. 

Bunlardan “Yine bu yıl ada sensiz içime hiç sinmedi” adlı Nihavend şarkıyı, tarihçi Ahmed Refik Altınay’ın ölümü üzerine bestelemiştir.

Bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersinünlü şarkısının sözleri şöyle:

Bir ihtimal daha var
O da ölmek mi dersin
Söyle canım ne dersin
Vuslatın başka alem
Sen bir ömre bedelsin
Sükut etme nazlı yar
Beni mecnun edersin
Vuslatın başka alem
Sen bir ömre bedelsin

Osman Nihad Akın 14 Ekim 1959 tarihinde akciğer kanserinden 54 yaşında Hakk'ın rahmetine kavuşur,  Karacaahmet Mezarlığı'na defnedilir.

Meşhur şarkılarından birkaçı;
"Yine bu yıl ada sensiz..…"
"Göze mi geldim sen mi unuttun?…"
"Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin..."(*)
____________
*)Açık kaynaklardan derleme