29 Aralık 2022 Perşembe

Haddini bilmek ve budala...

Whatsapp ile Paylaş

Budala adamlar, aklı ersin ermesin her şeye karışır, kibirlenir, avazesini salıverir, üst perdeden konuşur, türlü potlar kırar, haddini bilmez ve şaşkın olur, tâ ki, kahharın kahrına denk gele...

Bilmezki en çirkin sesin anıran merkep sesi gibi avazesini salmak olduğunu...

Kibrin şeytanî olduğunu ve huzur-u Mevlâ'dan kovulmaya sebep olduğunu...

Güzel ahlâkın önemli şartlarından birinin haddini bilmek ve edeb olduğunu...

Edebin aklın güzelliğinden kaynaklandığını...

Nefesini nefsinin (egosunun) tiranlaşması adına kullanmanın aşağılara kapı araladığını...

Haddini aşmanın aklın nâkıslığına ve edebsizliğin tesciline delil olduğunu...

Bir "Osmanlı Tokadı" ile kendine geldiğinde(!) vaktin geçmiş olacağını ve telafi etmenin imkânsız olacağını...

Onun çün vakit var iken, lütuf ile muamele edilirken, şeytanın adımlarını terketmek, öncelikle kendine insaf etmek gerektiğini fark etmek, budalalığı bırakıp akl-ı selim'i tahtına oturtmak yaraşır er kişiye, "insana", değilse yeryüzünde milyonlarca mahlûk var, ipini kopartmış avazesini salmış gezmekte olan...

Ve...hepsi de bir gün azîz ömrü tüketip toprağa karışacaklar!

İrfân gerek insana, ancak mahlûk buna müdrik değil !

Ne demiş şair:
"Çeşm-i insâf gibi ârife mîzân olmaz
Kişi noksanını bilmek gibi irfân olmaz"

(İnsaf ile, âdilâne bakan göz gibi terazi olmaz ve kişinin kendi kusurunu bilmesi irfanın ta kendisidir)

Vesselâm...