12 Kasım 2022 Cumartesi

İkbal, mühür ve saltanat...

Whatsapp ile Paylaş


Dest-i kahr ile salarsan teber-i şer’i eğer
Kesile bâğ-ı cihandan şecer-i fısk u fücûr (Mesîhî)
Düzeni, huzur ve sükûnu sağlamak, adaleti tesis etmekle yükümlü ve mes'ul olanlar eğer vazifelerini gereğince, dikkat ve rikkatle yerine getirmezlerse, bağ dağ olur, gülistanı dikenler sarar.

Muktedirler her gelene mavi boncuk dağıtır, gül ağacı gibi her gelene eğilirse, önce baş, sonra tuz kokmaya başlar ki, sonrasında ortalığın toz dumanı arasında yer sarsılır da kerevetler altından kayıverir...

Öyle ki; an olur aslanlar farelere yem olur...Kartalları sinek kapar... Şahinler kargaların diline düşer.

İnsanların; yerini, sınırlarını, etki alanını bildiği, onlara bildirildiği durumlarda baş baş gibidir, ayak ayaktır.

Tabiat asla ve kat'a  boşluk kabul etmez, önce güven tesis edip mührü alanların, mührü nasıl kullandıkları izlenmezse kıyameti beklemeli !

İkbal-perest muzdarib ve muazzeb ruhların her fırsatı şahsi çıkarları ve istikbâl hesapları üzerine değerlendirecekleri daima göz önünde bulundurulması gereken mühim bir husustur. 

Ve yapacağı  tasarruflar mührü vereni de yükümlü kılar.

Etrafı ve maiyeti kişiyi âbad da eder, berbad da !

Zirveye doğru rüzgârlar sert eser.

Tasarrufları insanı ya azîz eder ya muzil !

Yeryüzünde fısk u fücûr hep olmuş ve olacak, fısk u fücûrun kökünü kazımak ise ancak mührü elinde bulunduranların mesuliyetindedir, onların adil hükümleri ve sayeleri ile mümkündür.

Vesselâm...