İnsanımızdaki saf, tertemiz, pür-i pâk duygu var ya ! Aşk...Bir ilâhi vergi, kaynağı belli. Sevginin konsantre hâli, bir Rahmaniyyet tecellisi, kimilerine göre mecazî, kimilerine göre ilâhi aşka götüren bir merdiven.
Gündüzü hayal, düş, gecesi rüyâlara belenmiş, semada bulutlarla yarıştıran yahut kimi zaman kâbuslarla karabasanlarla dibe vurduran, duygu yoğunluğunu içinde barındırır aşk...
Aslı topraktan ve ruhla sırlı kalıba dökülmüş beden çamurunu fırınlayıp pişiren ateşin adıymış aşk...
Karpuz kabuğu değil, içi değil, çekirdeği de değil, belki çekirdeğinin özünün özüdür aşk...
Ve aşk; Türk edebiyatı, kültürü ve sanatı dünyamızda yer alan hikâye, şiir ve şarkıların temâlarından biri olmuştur...
★
Bu yazının konusu da bir şarkının arka plânına dair.
'Bir Bahar Akşamı Rastladım Size' dizeleri ile bilinen bir şarkı var... sözleri Fuat Edip Baksı'ya ait bu şiir/güfte Selahattin Pınar tarafından bestelenmiş...
İşte bu bestenin imkânsız bir aşka dayanan hikâyesini anlatmadan önce Fuat Edip Baksı'nın biyografisinden kısaca bahsetmek gerekir:
1912 Diyarbakır doğumlu, öğretmen, şair ve güfte yazarı olan Baksı, ilkokulu Urfa’da bitirir, sonrasında Elâzığ Erkek Muallim mektebinden mezun olur, Zonguldak’a tayin edilir ve yedi yıl öğretmenlik yapar, sonra İstanbul Üniversitesi’nde fark derslerini verir Türkçe öğretmeni olarak İzmir Erkek Lisesi'ne atanır (1937). 1965 yılına kadar İzmir’de değişik okullarda görev yapar ve emekli olur. 1966’da yeni açılan İzmir Yüksek İslâm Enstitüsü’nde İslâm Türk Edebiyatı ve İslâmi Türk Edebiyatı Hitabet ve İnşad öğretmeni olarak görev alır, buradaki görevini 1971’e kadar sürdürür.
1966 yılında 53 yaşında iken evlenen F. Edip Baksı 1974’te kanser sebebiyle vefat ettiğinde 62 yaşındadır.
Ardında yayınlanmış iki inceleme, bir roman, bir gezi hatıra, altı şiir kitabı, 51 güfte bırakır "âşık-ı didar-ı pâk".
Gelelim "Bir Bahar Akşamı Rastladım Size" şarkısının hikâyesine:
20 yaşlarında iken Fuat Edip, rüyasında çok güzel bir kız görmüş, rüyâsındaki kıza gönlünü kaptırmıştır. Rüyâsındaki aşkının hayaliyle kavrulur ancak yıllar geçer ona bir türlü rastlamaz. Bu duruma üzülen ailesi ve yakın çevresinin ısrar ve baskıları sonucu zoraki izdivaç yapar.
İzmir'den İstanbul’a gelen Fuat Edip Baksı; bir bahar akşamı, Acıbadem'de bulunan Çamlıca Kız Lisesi’nin önünden geçerken okul zili çalmıştır ve öğrenciler okuldan çıkmaktadırlar. Fuat Edip Baksı'nın gözü lise öğrencilerinden bir kıza ilişir ve donakalır. Gözüne takılan, yirmili yaşlarında rüyasında görüp de âşık olduğu kız değil mi !
Evet işte rüyâsında gördüğü, yıllarca gittiği her yerde gözlerinin aradığı kız tam karşısında....
Bu yaşlı adamın hayran hayran, şaşkın ve donakalmış, kendine kilitlenmiş halini fark eden kız öğrenci utanır, başını önüne eğerek oradan hızla uzaklaşır. (Tabi şunu bilme şansımız yok, acaba o genç öğrenci de şairin gençlik halini rüyâsında görmüş, hayret etmiş, şaşırmış, mahcubiyet ve içinden çıkamadığı, anlam veremediği karışık duygular yüzünden mi başını öne eğmişdi).
Fakat artık çok geçtir, imkânsızı bir ömür boyu içinde taşımış ve yaşamış olan Baksı'nın bir hakikat ile yüzleşmesiyle omuzları iyice çökmüştür...ümitsizliğin çaresizliği ile yoluna devam ederken aşağıdaki mısralar ağzından dökülüverir:
Bir bahar akşamı rastladım sizeSevinçli bir telaş içindeydinizDerinden bakınca gözlerinizeNeden başınızı öne eğdiniz..İçimde uyanan eski bir arzuDedi ki yıllardır aradığım buŞimdi soruyorum büküp boynumuDaha önceleri neredeydinizBir huşunet vardı cevabınızdaDoğru kabahat hep bu geç yaşımdaBütün kâinatı yıkıp bir andaBeni mahzun koyup gittiniz.”
Şiirin ilk iki kıtası şarkının güftesi olarak besteye söz olmuştur, son kıtasını Murat Bardakçı bir yazısında yayınlamıştır(*).
Murat Bardakçı bu yazıda bestelenme hikâyesini şöyle kaleme almış;
Fuat Edip yukarıdaki dizeleri İstanbul’da yaşayan ünlü bestekâr Selahattin Pınar‘a posta ile gönderir. Günler, haftalar geçer bir ses çıkmaz. Fuat Edip radyo başında her programı merakla dinlemekte, çıkan plakları ise takip etmektedir.
Bir konser için İzmir’e gelen Selahattin Pınar ile karşılaşmasında gönderdiği şiirden söz eder, ancak eline ulaşmadığını öğrenir. Şiiri dinleyen Selahattin Pınar, bir daha göndermesini ister. Bu kez mektup yerine ulaşır ve o güzelim eser Hicaz makamında bestelenir.
Çok beğenilen ve dilden dile dolaşan şarkının ardından Fuat Edip Baksı bir şiir daha yazar:
Dile düştüm senin yüzünden dileBana çatılmayan kaşlar kalmadıÜstelik bu acı sitemlerineAğlayan gönülde yaşlar kalmadıDargınlık bir yandan eller bir yandanGel gör ki bıktırdı beni canımdanSeni sevdim diye dosttan düşmandanBana atılmadık taşlar kalmadı.
Fuat Edip Baksı'nın bu şiiri de yine Selahattin Pınar tarafından ve Karcığar makamında bestelenir.
Fuat Edip Baksı'nın “Bir bahar akşamı rastladım size”,“Aşkımın ilkbaharı ilk heyecanım benim", "Yüzün pembe güllerden, sesin bülbülden güzel", "Bakışın çağırır beni uzaktan", "Uzun yıllar ötesinden hatırını sorayım mı” gibi şarkılara güfte olan şiirleri çok sevilen ve dillerden düşmeyen eserler...
TRT repertuarında güftesi Fuat Edip Baksı'ya ait ve dillerden düşmeyen 27 şarkı mevcut, ancak açık kaynaklarda 51 güftesinin olduğu, bunlardan 26’sının plağa okunduğu bilgisi var.
_______
(*)Hürriyet gazetesinin 23 Nisan 2003 tarihli eki.