26 Mart 2022 Cumartesi

Bir bestenin hikâyesi: Günaydınım Narçiçeğim...

Whatsapp ile Paylaş

Güftesi Feyzi Halıcı'ya bestesi Udî bestekâr Çinuçen Tanrıkorur'a ait bir şarkıdır Günaydınım, Nar Çiçeğim"...


Güfte bir hint efsanesinden esinlenilerek kaleme alınmış Feyzi Halıcı tarafından...

Efsaneye göre; Hint Cihangir Hanlığı'nın Salim Şah adlı prensi, birgün raksını görüp hayran kaldığı, Anarkali isimli genç ve güzel rakkaseye âşık olmuştur. 

Zaman geçer ve Prens Salim Şah gönlünü çelen bu güzel rakkase ile evlenmek ister. Kurallar ise farklı.. Bir prensin halktan bir kızla evlenmesi yasak, hele bir rakkase ile evlenemesi akıldan bile geçmemesi gereken bir düşüncedir. 

Zamanla bu aşk yasağa rağmen büyür, iyice alevlenir. Bütün Hanlığı sarar Anarkali ile Salim Şah'ın aşkı ağızdan ağıza anlatılır. Bu hâl prensin babası olan Han Akbar tarafında ise büyük bir rahatsızlık yaratır. Aşıkların birbirini görmesi yasaklanır. 

Ama ferman dinlemeyen gönül, burada da ferman dinlemez Aşıkların ilişkisi sürer gider. Aşk hükmünü sürdürür. Efsane aşk iyice dillenir. Civar hanlıklara da yayılır. Bununla başedemiyeceğini anlayan Akbar Han çareyi sevdalıları ayırmada bulur. 

Çözüm çok zalimcedir. Güzel Rakkase Anarkali ibret için kentin ortasında yapılan, penceresi olmayan dört duvardan ibaret dar bir odaya hapsedilir. Arkasından giriş kapısı da duvarla örülüp kapatılır. Ölüme terkediştir bu...

Prens şaşkın ve çaresiz, bu aşkı efsaneleştiren şehir halkı ise ağlamaklıdır. Prens ve halk her gün gelip bu hücrenin önünde, Hanın insafa gelip güzel Anarkali'yi affetmesini bekler. Bir müddet sonra umutlar kesilir. Artık duvarlar yıkılsa da güzeller güzeli Anarkali'nın sağ çıkma ihtimali yoktur. 

Halk yavaş yavaş çekilir. Bekleme duvarının önü boşalır. Ama aşk mecnunu prens, maşukunun çevresindedir hep. 

Gönüldeki sevda ve sevilen ölmemiştir. Gözleri kapının örüldüğü duvarda sesiz bir tevekkül ile beklemededir. Mevsimler geçer bahar olur, tabiat canlanır. Bir gün o taş duvarda da bir kıpırtı başlar.

Prensin gözünü hiç ayırmadığı o duvarda güzel Anarkali'nın girdiği kapının taş örgüleri arasından ince zarif bir dal filizlenmiştir. Bunu duyan halk tekrar toplanmaya ve hergün bu hayat izini izlemeye başlar. 

Günler geçtikce yeni dallar, yeni filizler çıkar o taşın bağrından ve tüm dallar tomurcuklarla yüklüdür, çiçek açacaktır aşk. 

Bir sabah duvarın önüne gelenler. Duvarın baştanbaşa kırmızı nar çiçekleriyle kaplı olduğunu görürler. Hayranlık veren bir güzellik vardır. Adeta Güzel Anarkali'nin tüm güzelliği narçiçeklerindedir. Bir gecede bütün narçiçekleri açmıştır. 

Mevsimler boyu orada aşkın umuduyla bekleyen prens ise duvara yaslanmış Narçiçekleri arasında mutlu bir ifade ile ruhunu teslim etmiştir.. Aşk çiçekleri açmış aşıkın kalbi ise, Anarkali'nin güzelliğini seyrettiği o çiçeklerin ihtişamına dayanamamıştır. 

Sevdalarıyla birlikte maşukunun yanındadır artık. 
Rivayet şu ki; O güzelim ateş rengi nar çiçeklerinin çıkış yeri Güzeller Güzeli Anarkali nin aşk dolu kalbidir. 

Taşları delip sevdiğine kendini göstermiştir...

Efsane böyle acılı. İşte bu efsaneyi dinleyen ve bunun üzerine yazılmış olan şiiri okuyan Çinuçen Tanrıkorur, Udunu alıp bu şiiri besteleyerek çok güzel bir eser kazandırmıştır mûsıkîmize...
_________
Kaynak: İzlediğiniz videonun Youtube'deki açıklamaları kısmından alıntıdır.