İnsanın insanlığından metamorfoz ile ırak düştüğü bir çağı idrak ediyoruz.
Deformasyon ve dejenerasyon tam gaz...
Yalan dolan gırla gidiyor, ar edeb rafa kalkmış, ego tavan, ahlâk yavan...
Ahsen-i takvîmden uzaklaştıkça uzaklaşırsa insan, çürümüşlük ve bozulma içe işler bir zaman !
Amma Ahsen-i takvîm üzre demeye kalkınca bu da ne demek derler... bu çağda çoğunlukla bunu bilen de yok, bilse de ona uygun yaşayan da yok...
Tercih fâniden yana, sanaldan yana, hazdan, kolaydan, beleşten yana olur da; hakikât olan formata, âlem-i bekâ formatına uygun yaşamak olmaz ise, işte olacağı bu !
Ne vakit ki kişiler kendini görmezden gelip sorgulama yolunu terk eder, hep ötekinin gözündeki saman çöpünü irdeler ve eleştirir, işte o vakit hak ile batıl karışır...
Hem böyleleri; kendine ayna tutulursa da, aynalara kızar, kendi çirkin yüzünü görmeye dayanamaz, hatta aynayı kırmaya yeltenir...
Arasatta kalmak, akıl ile gönlün arasındaki arzu ve ihtiras dairesinde kalmak, egonun isteklerine hayır diyememek, meşru gayrimeşru ayırdını göz ardı etmek, aşağıların karakteristiğine teslim olup gitmektir...
Ya da, dünyâ hayatının sonlu olduğu realitesini unutmadan, böyle bir yolun yolcusu olduğunu unutmamanın çizdiği sınırlarda yaşamak tercihi...
Ötekine zarar vermemeyi ilke edinmiş, yek digerine fayda esaslı olan yoldaki bir yolcu...
Edeb üzre, fıtrata uygun yaşayan, insan ve çevre hak ve hukukuna titizlikle riâyet eden, kötü ve kötülük güdülerine muhalif bir insan olma gayreti...
Mümkün mü ?
Evvel Allah...gayret ile...
Değilse; cehenneme dönmüş bir dünya hayatı...çile, keder, dertler, işlerin sarpa sarması, huzursuzluk ve bunalımlar !