20 Ekim 2019 Pazar

Mübtezelin "...iki eli kurusun" !

Whatsapp ile Paylaş
Azıcık bilgi üzerine uçuk felsefi görüşlerini biraz da anlaşılmaz, aykırı ve bilmecemsi sunarak kafa karıştıran biri ile yolunuz kesişti mi ?

Öylesi ile rastlaşmış biri dedi ki;
Evvela ateist zannediyor insan...sonra ağzından lağım akan, sin-kaflı konuşan ağzı bozuk konuşmalarına da şahit oluyorsunuz. Bir cümle sonrasında meâlci kesiliveriyor...

Aynı ağızda yan yana gelenlere bakınız !

Etrafına toplanmış insanlara yine uçuk ve bilmecemsi nutuk tarzı ile ve kendi yorumlarını da katarak kendi anladığı Allah'ı ve Ali'yi anlatanları duyuyorsunuz...

Cum'a dahil namaz ile de alakası olmayan, kılamama özürleri beyanına kargaları güldüren, hadi cum'a namazına gidelim denildiğinde "ben o imamların arkasında namaz kılmam, Allah'ın imamı benim !" diyecek kadar da küstahlıkta ileri gidenleri de var, ey azîzan !

Dedi-koduyu ve adam kullanmayı seven, zekâsını şeytanî işlerde, düşmanı olduğu ve kin tuttuğu kişilere karşı kullanan, başka insanları fiştekleyerek hınç almaya çalışıp kendisi suya sabuna dokunmadan uzaktan cengi sırıtarak seyreden garip mahluklar da var ki, bunlar hem bir de insanlara manevîyat dersi vermeye çalışırlar ! Öyle ki; gizemli konuşmaları ile safları kendine bende kılıp onları maddî ve manevî kullanan, onlara mürşidlik yapan müste'sal tipler de var bu toplumda...

Menfaatlerini meâlcilik üzerinden felsefe yaparak sağlamaya çalışan, bendelerine kendini taşıtan, onları maddî ve manevî sömüren, insanların hoşuna gidecek hak ve hakikat söylemleri ile kendine cemaat oluşturmaya çalışan bu sefih ve mübtezel tiplere halen inananların olması, iki şey gösteriyor:
Cehâlet ve mânevî açlık...

Manevi açlığı olan ve bu konuda yeterli bilgi sahibi olmayan, arayış içinde olan insanlar malesef bu mübtezellerin tuzağına düşüyor, onları ârif, fazıl, âlim ve hatta veli zannederek peşlerinden ayrılmıyorlar.

Halbuki ölçü belli...
Allah ve resulüne, Kur'an ve sünnet-i seniyyeye tabi olmak.

Allah ile aldatan bu pazarlamacılar, peygamberin yaşadığı ve anlattığı değil, kendi anladıklarını işlerine geldiği gibi anlatma yolunu seçerek, nefslerine hizmetkârlar buluyorlar...

Anlattığını yaşamayan, Allah ve resulünün izinden gitmeyen bu şarlatan, münafık, fâcir, sahtekârların, bu hasta ruhluların, bu meczubların; şeytânî iğva ve vesveseler, ecinni fısıltıları ile sergilemeye çalıştıkları olağanüstülük(!) vitrini vasıtasıyla kendilerini azîz ilân etmelerine kanmamak gerek ey azîzan !

Havada uçmak su üstünde yürümek değildir mes'ele !

Asıl mes'ele; yalan söylememek, laf taşımamak, kul hakkı yememek,  sözünde durmak, emanete hıyanet etmemek, paylaşımda yekdiğerini kendine tercih etmek, sözün güzelini seçmek, hırs-tamah-kıskançlık-dedi kodu-kibir-öfke vb. kötü huyları terk etmektir...

Hâsılı güzel ahlâktır, Kur'an ahlâkıdır, peygamber ahlâkıdır...bunları kendi hayatına uygulamaktır !

"İnsan" olmaktır !

"Ey insanlar! Allah’ın verdiği söz gerçektir. Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın, o aldatma ustası da Allah hakkında sizi kandırmasın"(Fatır sûresi, 5)

Şeytan ve şeytanlaşmış insanlar suret-i haktan görünerek, inanan ancak bilgisi yeterli olmayan insanları etkileyerek Allah ile aldatıp kullanma hususundan geri durmamaktadırlar...

Allah ile aldatan şarlatan mübtezellerin durumunu düşününce "Tebbet sûresi"ni hatırlıyoruz: Bunların "....iki eli kurusun" !