Whatsapp ile Paylaş
Hep yanlış bir ifade gibi gelmiştir; "üzümünü ye bağını sorma".
İki cepheden bakılmalıdır bu ifadeye...
İlki ve hüsn-i zan bakışı;
-Ya Hû, nasibin işte, ben sana haram bir şey yedirir(verir)miyim !
İkincisi ki, şüphe ile bakmayı gerektirir... Ve eğer karşıdaki haramzâde ise;
-Vurduk bir vurgun, sana da pay düşürdük işte, nerden geldiği çok mu önemli !
Tabii ki Mülkün gerçek Sahibi olan Allah. Ancak kişiye kadar geliş şeklini de önemsemeli insan...
Burada bağını sorma ifadesi için, Allah'tan geldiğini biliyorsun, cahillik edip bir de soruyorsun ikâzını görmeli ki, tedibi içeren bir cümle olarak serd edilmişse, bu ifade ârifânedir...hüsn-kabûl ile eyvallah !
Menfi cephesinden bakıldığında ise; kaynağı bilinmeyen, bizce mübhem (belirsiz) olan şey asla alınamaz/yenilemez/kabûl edilemez, isterse karşı taraf kırılsın !
Çünkü; Hz. Peygamber, “İnsan yediğinden ibarettir” buyurur.
Meselâ; Cuma saatinde, üzerine Cuma namazı farz olan kişinin, bu vakitte yaptığı ticaretin kazancı helâl olmaz. Bu kazancı yer/yedirir ise haramla bulaşık olur...
Hz. Ali’in (r.a.):
‘’Helâl hesaptır, haram azaptır." buyurur.
Bir Hadis-i Şerif'te:
"Helal bellidir, haram da bellidir. İkisinin arasında ise bir takım şüpheli şeyler vardır ki, insanların çoğu bunları bilmezler. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini ve ırzını (namus ve haysiyetini) korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse, harama düşmüş olur..."(Buhari, Müslim) buyurmuştur.
Velhâsıl-ı kelâm;
Üzümü yemeden önce, hangi bağdan ve nasıl geldiğini sor...helalinden ise ni'meti veren Rezzak olan Rabbine şükret.