Whatsapp ile Paylaş
İcâzet ile san'at yapma geleneğinin usta çırak ilişkisi şimdilerde çağdaş san'at için söz konusu değil.
San'atı ibâdet huşûu ile icra eden usta san'atkârın hâletinin çırağa giydirilemediği modern san'at anlayışı, kişiselleştirilmiş olarak tezâhür ederken, san'atkâr san'atın önüne geçer, geçirilir.
San'at san'atkârı anlatır, ve san'atkâr san'atıyla kendini vitrinize eder...
Tevâzudan yoksun san'at icrâsı büyüklenme ile mülevvin olup, bir tarz-ı kibriyâ olarak çekicilikten uzaklaşıyor.
Eserin estetiği ile temâşâ edene yüklediği hâlet arasındaki münasebeti san'atkârın hâleti ruhaniyesi belirler.
Ruhsuz ve farklı kaygularla husule getirilen eser, ne kadar ölçülü, estetik ve albenisi olsa da, müessirin maneviyyatını yansıttığından olsa gerek, beklenen tesiri oluşturamıyor.
Estetik üzerine bindirilen husûl ne ise, bulunduran ve temâşâ edende husûle getireceği de o...
Eser var karamsarlık, eser var iyimserlik neşreder.
Gönülde her ne var,
ağızdan çıkan da gör.
Halet-i san'atkâr,
eserinde görülür.