Whatsapp ile Paylaş
Çiz şu satırın altını, sen sen ol, sakın ileri gitme(!)...demiş tecrübedâr olanlar.
Kafası hinliğe çalışan hemen atlayacak bu sözün üstüne tabi...
-Ne demek bu şimdi, ilerlemeyelim mi, geri mi kalalım ha ?
Yok ya Hû, terakkiyi, gelişmeyi kastetmiyorum, zıp çıktı olma, şımarıklık yapma, aşırılık yok, marjinal olmamalı insan demek istiyorum...yâ'ni teenniye, itidale, orta yola davet çağrısı bu !
Gün olur devran döner, keser döner sap döner...yapmam dersin yaptırır, sapmam dersin saptırır.
Acele de, meşguliyetsizlik de şeytan işi...
İlerle, hedefin rıza ise.
Atacağın adım rıza için değilse dur !
Hakikatı sarıp sarmalama, örtüp gizleme sakın...hastalıklılık hâlidir bu !
Nereye sondaj yapacağını iyi hesapla, yoksa su bulamaz da havanı alırsın...
"Has"ta olan da var, hasta olan da var.
...sen nerdesin ?
"Kör ile yatan şaşı kalkar" demişler, sahtekârla yatan evliya kalkar dememişler !
Seyrettiğim bu kadar oyun fazla geliyor bana... Bilmezdim, seyrettim de bildim, oyundan başka şey bilmez çocuklar gibi, kır saçlı, yedi başlıları !
Baş demişken, baş var gövdeye yük, baş var elif gibi dosdoğru dimdik !
Yedi başlısı ise, olurmuş münâfıkta... biri susar öteki konuşur ve bir susturursun, iki susturursun, ya da kuyruğunu kıstırırsın !
Derlerki; münâfık, ada tavşanı gibidir. Yuvasının yedi deliği var. Gâh birinden kafayı çıkarır, gâh diğerinden, sen altı deliğin başında beklersin, o yedinciden çıkar !
Bir lâf var; "sadede gelmek" yâ'ni mevzuyu dağıtmadan asıl mes'eleye...
Güneş rahmaniyyet tecellisi ile yeryüzündeki her yere ayırdetmeksizin ışık saçar ki, adlin gereği, tohumuna göre aynı toprakta acı ya da tatlı biberler yetişir...hem kimi de hoşlanır acıdan !
Kimi yâl yer, kimi bâl !
Leskofçalı Gâlib sadedde gelip koysun noktayı:
"O kim hurşîd-i hükmün şu’le-pâş-ı bâğ-ı adl eyler
Olur te’yîd-i Bârî her sadedde munzamm-ı tevfîk".