Dünyanın zembereği bir defalığına kurulmuş ! |
Müslüman mahallesinde salyangoz sattılar on yıllarca !
Yetmişli yıllarda hacdan gelen kimi hacıların, durumun farkında olmaksızın evlerine "din-den-dön" çan sesli duvar saatlerini getirdiklerinin canlı şahitlerindenim...
Altmışlı yetmişli yıllarda duvarları süsleyen önemli bir aksesuar idi bu duvar saatleri...hatta bir çok şehrimizin merkezi meydanlarında da hâlen (çan sesi veren mekanizmaya sahip) saat kulelerini görüyoruz !
Ve en önemlisi saat başlarında bu
meydanlarda da, kilise çanı sesi ile uyarılıyorduk bir zamanlar...
Sanat tarihçi Prof.Dr.
Hakkı Acun Anadolu saat kuleleri başlıklı bir çalışmasında: "Şehirleri ve kasabaları süsleyen birer anıt ve sembol olan saat kuleleri, kentin en yüksek tepesine ya da her yerden görülebilen meydanlara dikilirdi (....) XVI. yy.'ın sonlarında Osmanlı hayatına giren saat kulesi yapma geleneği, XVIII ve XIX. yy.'da batıdan doğuya doğru giderek artmıştır." * diyor.
Kanıksadık mı peki ? ...malesef evet !
Yadırgamıyorduk, çan sesine milletçe alıştırılmıştık...o günkü şartlarda "subliminal" mesajlar böyle veriliyormuş sanki !
Teknolojiye asla karşı değiliz, bilakis teknoloji transferi yapmalıyız, üretmeliyiz, "inovasyon"a kafa yormalıyız, "ar-ge" çalışmalarına ciddi kaynaklar ayırmalıyız.
Ancak emperyallerin (internet, sosyal medya, tv...v.b.) teknoloji üzerinden özellikle genç beyinlerin şuuraltına "subliminal" mesajlarla yoz kültür aşılamalarına, popüler kültür ile onları milletine ve millî-manevî değerlerine yabancılaştırmasına karşı da uyanık ve tedbirli olmalıyız.
Çok şükür ki artık "Tik-tak" etmeyen "din-den-dön" süz dijital saatler devrindeyiz...
Çok şükür ki, iki yüzlü emperyallerin oynadıkları oyunları farkedecek nesiller yetişmiş !
Giderek zembereği boşalmakta olan bir dünyadayız...unutmamalı ki dünyanın zembereği bir defalığına kurulmuş !
Dünyanın yelkovanı yerinden çıkmış.
Saniye akreple sarmaş dolaşmış.
Acep çok ku(du)rmaktan, kurmaya zorlamaktan mı zembereği boşalıyor, ne dersiniz ?
Dededen miras antika duvar
saatini köşedeki saatçi dedeye götüren arkadaşım:
-"Usta, saat bozulmuş, zembereği boşa dönüyor, kuramıyoruz"
Dede:
"Evlâd, ver bir bakayım.... dijitaller çıktı zemberekli saat kalmadı artık, mesleğimiz de bitti, yaşım da geçti, gözüm de görmüyor.... zorlanıyorum tamirat işinde artık, dahası, mesleğin geleceği olmayınca çırak da bulamıyorum" ...
Arkadaşımın gözü bir ara dükkânın duvarında asılı bir levhaya takılır, levhadaki yazıda:
"Arife sorarlar, duası makbul birini, der; onu bilmem, bilirim kabul edeni"...
Kuruldu zihni zembereğimiz yıllarca
Hans, Peter, Jack ve Coniler tarafından;
dişliler bizden olsa da kurma kolu onların elinde idi...
Şükür dijital devir geldi de zembereği boşanmış, bozuk dişli saatlerin yerini, dijitaller aldılar.
Dijital kodlamalarını da kendi köklerimizden aldığımız güç ile yapmaya başladık şükür...
İlim, irfan, teknoloji, bilim, kültür, millî ve manevî değerler ile barışık ve donanmış; basiret ve firaset sahibi nesillerin yetişmesi, necip milletimizin istikbâli açısından bugün çok daha büyük önem arz ediyor !
Dedem hayırlı işler, duanız hürmetine...
________
*Prof.Dr.Hakkı Acun, Anadolu saat kuleleri, AKM yayın no:85.