24 Kasım 2017 Cuma

Gerçek hayattan bir kesit: Cimri Firuze'nin akibeti...

Whatsapp ile Paylaş
"Her nefis ölümü tadacaktır" (Ankebut suresi, 57)
"De ki:
"Eğer siz Rabbimin rahmet hazinelerine sahip olsaydınız,
o zaman da tükenir korkusuyla cimrilik ederdiniz.
Zaten insan çok cimridir." 
(İsrâ suresi, 100)

Hacı Aslan emekli..ilk hanımı ölünce kırk küsur yaşlarında olan Firuze ile evleniyor...  ikinci evliliğini yaptığında yetmişine merdiven dayamış bir ihtiyar, her iki evlilikten de çocukları yok...

Firuze ise o yaşa kadar bekâr olan bir ev kızı....Tarla, bağ, bahçe işlerinden arta kalan zamanlarda örgü ve nakış işleri ile vakit geçirir, bunları satıp habire kazandığı paraları biriktirirmiş.

Firuze, becerikli olmasının yanı sıra, paraya ve mala aşırı düşkünlüğü ile ve cimriliği ile de çevresinde bilinir olmuş, evliliği boyunca...
☆☆☆
Bağdan şehire dönüş vaktidir...
Bağ bozumu vakti Firuze ile Hacı domates fidelerinin üzerindeki kızarmış ve yeşil bütün domatesleri toplarlar...diğer kışlık erzak ile birlikte  köyün minibüsüne yüklemektedirler.
Yüklerin bindirme ve indirmesi sırasında minibüste seyahat etmekte olan aynı köyden Emin adlı bir genç, Hacı amcaya yardım eder. Hacı Aslan şehre vardıklarında yüklerine yardım eden Emin'e on kasa domatesden bir kasasını verir.

Eve giren Firuze yükleri evde kilere yerleştirirken bir kasa domatesin eksik olduğunu söyler. Hacı o bir kasayı kendisine yardım eden Emin adlı gence verdiğini söyleyince; Firuze, Hacı Aslan'a demediğini bırakmaz.

Hemen telefonun başına geçer, Emin'in evini arar, telefona çıkan annesinden Emin'in götürdüğü bir kasa domatesin hemen kendilerine geri getirilmesini ister. Emin bir kasa domatesi alır sırtına ve dört kilometrelik yolu yaya olarak yürür ve domatesi getirip iade eder...
☆☆☆
Firuze'nin bağda giydiği naylon pabuçlar çatladığında ya da delindiğinde ateşte kızdırdığı maşa ile naylonu eritip yamalayarak giymeye devam ettiğini, bir defasında bağdaki on iki kg. lık bir mutfak tüpünü tam yedi yıl kullandığını ve bitmediğini, mecbur kalmadıkça tüpü kullanmak yerine çalı çırpı yaktığını kendilerine söylediklerini komşuları kendi aralarında konu ederlermiş...
☆☆☆
Daha önce karı-koca bir umre yolculuğu yapmışlar. Umre süresi bittikten sonra ise dönüş yapmayıp, üç ay boyunca Mekke'de kaçak yaşamışlar, sokaklarda kalıp, sonunda hac farizasını da yerine getirip dönmüşler.
☆☆☆
Bir gün Firuze'yi evin önündeki avluda yün çırparken gören bir komşusu:
-"Ne yapıyorsun?" diye sorunca:

-"Hacı Aslan ölünce temiz yün yatak içinde ölsün, ona hazırlık yapıyorum", der...

-"Allah gecinden versin, hasta mı yoksa ?"

-"Yok sapasağlam da, hani iyice yaşlandı ya..."

Bu arada destelerle döviz, altın ve sair ziynet eşyalarını da kardeşi ve yeğenine verdiğini, umreye bir daha gitmek için hazırlık yaptıklarını "sırdaş"ı komşu hanıma çıtlatıverir Firuze, bir aralık...


☆☆☆
Kapı komşusu Fatma teyze, işleri ters giden oğlu için Firuze'den bir süre önce biraz borç almıştır.

Firuze, umreye gitme günleri yaklaşırken,  her gün bir iki kere:

-"Umreye gideceğiz, şu borcunuzu ödeyin artık" diyerek Fatma teyzenin kapısını çalar.

Fatma teyze oğluna:

-"Eyvah, yine Firuze geldi galiba oğlum, daha önce de gelip alacağını istemişti, "oğlumun işleri düzelmedi, bizde paranız kaybolmaz, paramız olduğunda hemen ödeyeceğiz" demiştim halbuki" der.

Oğlu:
-"Ana, bu komşularımız hacca ve umreye daha önce gitmemiş miydi, Bakara suresi (280.ayet)'nde Allah teâlâ şöyle buyurmuyor mu 'Eğer borçlu darlık içindeyse, ona eli genişleyinceye kadar mühlet verin. Eğer bilirseniz, (borcu) sadaka olarak bağışlamanız, sizin için daha hayırlıdır'..."

-"Haklısın oğlum, müslüman kişi "Kur'an"ın getirdiği bütün emirlere uymalı, yasaklardan kaçınmalı...ne yazık ki çoğunluk bunlardan  ya habersiz, ya da işine geldiği gibi yaşıyor"
☆☆☆
Ertesi gün umreye hareket edilecektir. Firuze o gün içinde de yine bir kaç kez Fatma teyzenin kapısına alacağını istemek için dayanır.
☆☆☆
Hazırlıkları bitiren Firuze umre seyahati öncesi evde yiyecekleri son akşam yemeği için, yazdan yaptığı konserveyi ve bir kaç ay önce alıp buzdolabında muhafaza ettiği tavuğu pişirerek sofraya koyar.

Karı-koca kömür sobasının ısıttığı odada bir yandan yemeklerini yerken koyu bir sohbete de dalarlar..

Sobadaki kömür kor olmuştur ve isli dumanı yoktur artık.

Firuze bir ara sofradan kalkar ve sobanın borularını bir bez ile tutarak çıkarırken Hacı Aslan:

-"Hanım ne yapıyorsun ?" diye sorar.

-"Efendi kömür kor oldu, dumanı yok, sıcağı bacadan gitmesin" diye cevap verir.

Aradan bir iki saat geçer ki Hacı Aslan öğürmeye başlar ardından kusar, Firuzenin de yardımıyla lavaboya gider... ishal de olmuştur.

Yerler ve pijaması kusmuk ve ishal ile iyice bulaşmış halde olan Hacı Aslan tuvalete yığılır, kalır...

Bu esnada Firuze'de de baş dönmesi, öğürme ve kusma hafiften başlamıştır.

Firuze pür telaş komşusu Fatma teyzeye koşar, kapısı çalınan Fatma teyze:

-"Firuze yine para istemeye geldi galiba, bu gün kapıma kaçıncı  gelişi, yoktan da anlamıyor" diye söylenerek kapıyı açar.

Firuze, üstü başı kusmukla karışık gayta bulaşığı ile kapıda :

-"Fatma hanım yetişin, Aslan efendi ölüyor" der.

Fatma teyze ile oğlu ayakta durmakta zorlanan Firuze'nin kollarına girerek hızlıca evine kadar giderler.

Tuvalette yığılıp kalmış Hacı Aslan'da nefes ve nabız yok... Oradan zar zor çıkarıp bir hasırın üzerine yatırırlar, kardeşlerine de haber yollarlar.

Firuze'yi de bir taksi ile hastaneye götürürler.

Firuze acil yoğun bakım ünitesinde yapılan müdaheleler ile biraz toparlanır, hastanede geçen bir kaç gün sonunda taburcu edilir ve evine döner.

Bu vak'a sonrası Firuze'nin dili peltekleşir, konuşması zar zor anlaşılmaktadır ve zihnini toparlamakta da zorlanmaktadır.

Bir gün kendisini ziyarete gelen eltisi Süheyla'ya:

-"Süheyla, yatağın altına bir bak, bir torba olacaktı, orda duruyor mu ?" der.

Süheyla yatağı kaldırır ve;
-"Evet duruyor abla" der...

Torbanın içinde bir kaç deste Türk Lirası, tomarla döviz, hatırı sayılır miktarda da altın vardır.

-"Tamam koy yerine, orda kalsın" der.
                          ☆☆☆
Giderek sağlık durumu kötüleşen Firuze de, kocası öldükten kırk beş gün sonra ölür...

Ne yazıkki, bu hikayenin sonunda Hacı Aslan, temiz yün yatakta ölememiştir...

Firuze ise para ve mal hırsı ile, cimrice (*) geçirdiği ömrünün hasılatını, kardeşi ile yeğenine bir torba içinde sunmuştur...geride bıraktığı üç ev, tarla, bağ ve bahçe de mirasçıları tarafından pay edilmiştir...

Bu arada Süheyla'nın Firuze sağ iken  yatağın altında gördüğü para, döviz ve ziynetlere ne olmuş ? diye soranınız varsa:

Ne olduğunu bilen de yok, gören de yok...!

Ha unutmadan...daha önce hac farizasını yerine getirmiş, dinî hususlarda mangalda kül bırakmayan,  çevresinde mütedeyyin bilinen ve kocası emekli olup başkaca ek geliri olmayan Süheyla,  bu vak'adan sonra üçüncü evini de almış ve süper lüks döşemiş, yakınlarda da yine umreye gidecekmiş..!
__________
(*)Allah’ın kendilerine lütfundan verdiği nimetlerde cimrilik edenler, bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır ! O kendileri için bir şerdir. Cimrilik ettikleri şey kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. ( Âl-i İmran Suresi, 180)