7 Ekim 2017 Cumartesi

O ne güzel "besmele" idi Abdullah...!

Whatsapp ile Paylaş
Savaş ve çocuk...
Araba yıkatmak için otoparktaki oto yıkamacıya gittim. Zaten her seferinde de aynı otoparka giderdim...

Oto yıkamacıda çalışanlar, savaş sebebiyle Türkiye'ye sığınmış gençler. Yaşları 15-30 arası...

Onlara bakınca savaşın acımasız yüzünü olanca çıplaklığı ile görmeye çalışmışımdır her seferinde.  Çok mazlum, çok garipler, ezikler, bir o kadar da insanlar, bir o kadar da vakur...

Yavrucuğunu beslemeye çalışan bir sığınmacı anne...
Evlerini, yurtlarını, işlerini, okullarını, yakınlarını arkalarında bırakıp, emniyet içinde olacakları yurduma, kardeş bilip milletime sığınmışlar, hicret etmişler. Onları hep muhacir gördüm de, kendimizi de ensar görmeye çalışıyorum âcizâne...ayakta kalmaları için desteğe ihtiyaçları var...

Bugün arabayı orada yeni çalışmaya başlamış bir genç, Abdullah yıkayacak. 15-16 yaşlarında sırım gibi bir genç, bir o kadar da efendi ve saygılı.

Suriye'limisin dedim Irak'lıyım dedi, öğrendiği türkçenin arabiye kaçan aksanıyla.

Neresinden dedim, Bağdat dedi...

Ve bir besmele çekti ki, ta içerden, gönül kabesinden seslendi mübarek genç.
"B i s m i l l a h i r r a h m a n i r r a h i m" diyerek başladı işini yapmaya...

Göstermelik değildi o besmele, içten idi, Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismi ile birlikteydi, benliğinin öyle olduğunun idrakinde idi Abdullah.

Kaç gencimiz ya da yaşlımız her işe başlarken     "b e s m e l e"   ile başlıyordu çevremizde diye aklımdan geçirdim.
Ne kadar da uzaklaşmıştık özümüzden, besmelesiz güne başlıyor, yine günü öylece tamamlıyorduk !

Yoz/popüler kültür, yoksa besmelesizliği ve besmelesiz nesilleri de artırdı mı ?

Hani duymuşuzdur, kimi zaman birilerine "besmelesiz" işte n'olacak derler !

Besmelesiz dünyaya getirilen, besmelesiz yaşıyor, besmelesiz iş görüyor ve gidiyor gibi..

Abdullah, Bağdat ve Besmele...

Abdullah,  Allah'ın kulu.. kulluğunun bilincinde, yeryüzünde de işlerini bu bilinci ile görüyor Abdullah !

Abdullah'ın derunî besmelesi ile oturduğum yerde zeminden koptum.
Aman Allah'ım !..bir feyz kapladı gönlümü, bir an hz. Geylani' yi bilirmisin diye soracak oldum ki...o anda içim içime sığmadı, ayaklarım yerden kesildi...zikir sarhoşluğu içine gark oldum...

Abdullah işini bitirdi yıkama bedeli maddî borcumu ve ensar olarak manevî borcumu ödeyip ayrılırken; dilimden "ya Hu Abdullah sen ne güzel bir adamsın" kelimeleri döküldü.

Abdullah, muhacirliğin verdiği mahcubiyet içinde bir teşekkür etti ki, ezdi adeta...

Aslında feyz dolu sabahın yaşanmasına vesile olduğu için ben ona şükranlarımı gönülden ileterek "Abdullah, Allah size bol rızık versin, bahtınızı açık etsin, size ve zulüm altındaki bütün insanlara yardım etsin" diye dua ettim ve yola düştüm.

Allah seni razı olduğu kâmil kullarından eylesin, güzel adam Abdullah.
Maşaallah ! o ne güzel besmeleydi...